Geçmişte ana akım medya, basın yayın organları için dünyanın ''dördüncü büyük kuvveti'' Deniyordu. Bu görüş Facebook, Telegram, Instagram, Twitter (X) ve TikTok, You Tube gibi yazılı ve görsel paylaşımlara olanak veren sosyal medya mecraları sonrası değişti. Artık dünyanın en etkili güçlerinden biri hatta belki de birincisi kesinlikle sosyal medyadır.
Yukarıda saydığım sosyal medya mecralarının kurulumunun altında gerçekte hedef, amaç neydi bilmiyorum ama şundan artık eminim; muhteşem bir iletişim aracı olması gereken b u mecralar artık ırkçılığın, kinin, nefretin, kanın, vahşetin, cinayetin, hakaretin, iftiranın, fuhulun, madde bağımlılığının, iftiranın günlük yaşamımızda meşru hale gelmesine neden olan birer suç makineleridirler.
Cep telefonlarından başımızı kaldırıp sohbet ettiğimiz ender zamanların hepsinde ''kapatılsın Tiktok, ya ne hale geldi şu sosyal medya'? Der, şikayet ederiz. Toplumun genelinin ortak kanısına göre Sosyal Medya çok kötü...
Hadi gelin beraber işin aslına bakalım. Aslında oturduğunuz yerde sizden on binlerce kilometre ötede birisi ile sohbet etme veya dünyanın herhangi bir köşesindeki olayları, gündemi takip etme şansı veren sosyal medya mı gerçekten kötü yoksa biz kullanıcılar mı?
Ağaca düşman, yeşile düşman, çocuğa düşman, kadına düşman, köpeğe düşman, kediye düşman, güzele, iyiye, sevgiye, aşka, sanata, ormana düşman.
İlerlemeye düşman, hakka düşman, hukuka düşman, özgürlüğe düşman, umuda düşman, maviye düşman, suya düşman, kendi gibi olmayana düşman...
Taşar mı bu bünye bunca düşmanlığı?
Taşımaz elbet, taşımadı da ve sonunda sosyal medya hepimizin yüzüne aynayı tutup ''işte siz gerçekte busunuz, bu kadar berbat, bu kadar kötü, bu kadar korkak, bu kadar zavallısınız; kötü olan ben değilim, sizlersiniz...'' Dedi.
İnanın mesleğim, görev ve konumumun gerekliliği olmasa artık sosyal medyaya bakmaktan korkuyorum! Zaman zaman psikolojimi çok olumsuz etkiliyor. Bazı günler bunalıma girdiğim bile oluyor, abartmıyorum, durum bu.
İnanamıyorum!
Sosyal Medya kesinlikle artık birilerinin kendi fikrini, dilini, ideolojisini, barbarlığını, canavarlığını, kinini, inancını, sapkın ruhunu, ırkçılığını dayattığı, kendinden olmayana ölüm saçtığı, kendinden olana da kahramanlık taslama telaşına düştüğü lağım çukurlarıdır.
-Ben ortaya kendi fikrimi atayım, yerse! Diyor kullanıcıların çoğu.
Düşüncelerini, hayallerini, sevgisini, umudunu, aşkını, ideolojisini adam gibi ortaya koyanların sosyal medyada yeri kalmadı arkadaş. Böyle davrandığınız anda birisi çıkar zehirli bir hançeri yaşama sevincinizin orta yerine saplar.
... Yerse! Yani.
*X'te her gün bombaların param parça ettiği Filistinli bebelerin kanlı videoları paylaşılıyor. İnsanın aklı duruyor resmen. Bir insan neden parçalanmış çocuk bedenini en kanlı haliyle paylaşır? Sorsan ''Filistin halkına destek vermek için'' Der. Yahu hala anlamadınız mı; cola dökmekle, parçalanmış, kanlı, vahşet dolu vide ve fotoğraf kareleri ile Filistin halkına destek vermiş olmuyorsunuz. Bilakis, küçük çocukların hafızalarına ölümü, katliamı, kanı, insan öldürmeyi kazıyor ve tüm bunları normalleştiriyorsunuz.
*Düşünsenize; Facebook, X ve diğer mecralarda vahşi cinayetlerin video ve görselleri dolaşıyor. Ellerinde uzun ve kısa namlulu silahlar ile önüne geleni öldüren katilleri izliyor çocuklar.
*Kan davaları, katliamlar artık sosyal medyanın rutin ve kanıksadığımız gündemleri arasında.
*Özelikle Instagram ve X ve TikTok birer çöpçatanlık, fuhuş, ahlaksızlık mecraları oldular. Adam utanmadan eşinin vücudunu paylaşıp hedilere üzerinden para kazanabiliyor mesela.
TROL TERÖRÜ!
Kim ne derse desin; bu ülkede siyasi partilerin destek verdiği trol terörü diye bir şey var artık. Kendi partisinden olmayanı terörist, düşman, vatan haini ilan eden, toplumu troller ve provake eder, iftira atar, suçlar, hakaret eder. En önemlisi de bunlar para karşılığında sürekli kaos yaratarak halkı gerçek gündemden uzak tutarlar.
FAKE HESAP TERÖRÜ!
Kendilerini ifade edemeyen, reel hayatta bir baltaya sap olamamış, birilerinin yalakası, maşası olmayı seçen ve zavallı derecede korkak olan birilerinin başka adlar altında açtıkları sahte hesaplar bu ülkenin en temel problemlerinden birisidir artık. Yuva yıkıyorlar, cinayet sebebi olmaya başladılar ama nedense buna dur denmiyor.
PROVAKATÖRER!
İnanılmaz bir yere doğru gidiyor sosyal medya. Kimi siyasi partilerin kimi bazı siyasilerin maşası, kimi kendini taraftar olarak gören ama özünde holigan birer ahlaksızlar, ırkçılar, faşistler, alçaklarla doldu sosyal medya.
FERİDE PALA DELİ Mİ SUÇLU MU?
Mesela muhtemelen ellili yaşlarda, yaşamı boyunca tek bir erkeğin sevmediği, yine muhtemelen ailesinden bile sevgi görmemiş, ruhunun çirkinliği yüzüne vurmuş Feride Pala adındaki TikTok kullanıcısı günlerdir kayıp olan 8 yaşındaki Narin üzerinden tüm Kürtlere hakaret ediyor! Narin ve tüm Kürtler için terörist diyor ve tüm Kürtler namussuz, alçak, yok edilmesi gereken birer mikrop olarak tanımlıyor.
Feride Pala aslında derhal tedavi altına alınması gereken bir akıl ve ruh hastasıdır bana göre. Değilse hukuki anlamda savcıların derhal hakkında tutuklama kararı çıkarması gereken bir güruh. Çünkü söylemleri topluma nifak sokmam ve provakatörlük üzerinden halkı kin ve nefrete sevketmek.
Maalesef ne elinden tutup akıl ve ruh sağlığı hastanesine yatıran var ne de sorulturma açan bir yargı sistemi, savcı.
BURAK KELEŞ'İ KİM KİMLER KORUYOR!
Türklere küfrediyor!
Kürtlere küfrediyor!
CHP'lilere küfrediyor!
Zafer partililere küfrediyor!
Ak Partliliere küfrediyor!
Kemalistlere küfrediyor!
Başörtülülere küfrediyor!
Açık giyinenlere küfrediyor!
Atatürk ve Anıtkabire küfrediyor!
Gariptir ki, X'te açtığı sohbet odalarında kendini i*ne olarak tanımlıyor ve kendine de küfrediyor!
Kafasına yatmayan, kendisi gibi düşünmeyen herkesin annesine, bacısına, eşine, kutsalına küfretmeyi bilgelik ve reisçilik, Ak Particilik olarak görüyor. Allah'ı seviyorum diyor. 90 yıldır Allah'a küfrettiniz, şimdi de ben ananıza, bacınıza küfrederim! Diyor.
-Reis izin verise Gazze'ye giderim naraları atıyor ama omzuna sinek konsa altına edecek kadar zavallı bir korkak aslında. Nereden mi biliyorum? Çünkü geçenlerde sohbet odasında kendisine cevap verip mors ettiğimde mikrofonumu kesip arkamdan ağır küfürler savurmuştu. Buna DM'den yazdım. Konum attım, telefon numaramı attım ve yüreğin varsa sen de at, geleyim ettiğin küfürleri yüzüme söyle dedim. Tahmin edersiniz ki, YEMEDİ!
Aslında İstanbul'daki gençlerimiz onu iki günde bulacaktı ama çok değer verdiğim birinin hatırına vazgeçtim.
Sonunda patladı bu terbiyesiz!
X'te açtığı sohbet odalarında ''Ben bir edepsizim!'' Diyor. Daha garibi odaya dinleyici olarak gelen bazı kadınlar, erkekler ''Burak abiii biz de senin gibi edepsiz olmaktan gurur duyuyoruz'' Diyorlar ve bununla da gurur duyuyorlar. Sorsan hepsi inançlı insanlar ama kimsenin de aklına gelmiyor:
İslamiyet'in neresinde var insanların kutsalına küfür ederek İslam'ı savunmak?
İslamiyet'in neresinde var iyi Müslüman olmak için edepsiz olunmalı diye?
Aldığım bilgiye göre bu terbiyesiz küfür ettiği kişilerden aldığı tazminat cezalarını ödeyecek kadar zengin değil ama birileri sürekli o cezaları ödeyerek bu onursuzu toplumu daha da provake etsin diye ortaya salıyorlar.
YEMEDİ DEĞİL Mİ BURAK?
Malum bu mahlukat geçenlerde Atatürk ve Anıtkabir'e ağır küfürler etti. Sonrasında Atatürkçü gençler bunun peşine düşünce İstanbul'dan kaçmış. Nihayet hakkında tutuklama kararı da çıkartılmış. O videolarda herkese meydan okuyan Burak Efendi son iki videosunda bal böreğe dönmüş. Atatürk benim de atam diyor. Ettiği küfürleri yalanlıyor ama en önemlisi birilerini kendisini satmakla suçlayıp şimdi de onlara küfrediyor!
Kendi adıma çok mutluyum çünkü bu terbiyesiz az kalsın benden belasını bulacaktı, şimdi ona etek giydirmeye hazır sayısız insan diş biliyor. Ee Burak Efendi, milletin anasına, bacısına, eşine, kutsalına, milli değerlerine küfür edeceksin ve yanına kar kalacak öyle mi?
YEMEDİ değil mi?
Kendini pazarlayan gencecik kızlar, ulu orta cinsel ilişikye giren ahlaksızlar, fuhuş ve uyuşturucu pazarlıkları, kan, vahşet, kin, nefret, ırkçılık, iftira, cinayet, düşmanlık, sevgisizlik; tüm bunları yapan sosyal medya değil efendiler, biziz biz. Kirlenen sosyal medya değil, yüzümüze sosyal medya yağmuru düştü ve hepimizin makyajsız çirkin yüzleri döküldü ortaya.
ŞİRİNLER NEREDE?
-Uslu durursanız sizlerde bir gün şirinleri görebilirsiniz. Diyordu birileri. Hayatım boyunca uslu durdum ama 50 yaşıma geldim hala tek bir şirin göremedim. 50 yaşımdan sonra aha belki de bu şirin'dir dediğimden acı dersi aldığımda öğrendim; bu hayatta kimseyi sevmeyeceksin, inanmayacak ve yaranı, sırrını, umutlarını, hayallerini paylaşmayacaksın. Sonra bir gün pat diye çıkar:
.... yerse! Der feleğinizi şaşırtır...
Sosyal medyadan nefret ediyorum artık ve ben dün kötülüğün yuvası haline getirdiğimiz sosyal medya da bu hayattaki en değerli duygularımı kaybettim.
Sevmeyi...
Dostluğu...
Arkadaşlığı...
Emeği...
Bölüşmeyi...
Paylaşmayı...
İnanmayı...
Dürüstlüğü...
Bunları kaybedince insan büyük acı çekiyor. Sizler de benim gibi acı çekmek ve bu duyguları kaybetmek istemiyorsanız eğer, derhal sosyal medyayı bırakın ya da kendiniz olun lütfen...
FACEBOOK YORUMLAR