KÜRT & TÜRK MESELESİ BİTMİŞTİR!
51.Yaşına basan safkan bir Kürt olarak Kürt halkının kendi ülkelerinde yaşadıkları temel sorunları sayısız makale ve kitap ile anlatabilirim.
10 yaşımdan beridir Maraş'tan, Antep ve Şanlıurfa'dan Fransızları püskürten, Çanakkale'de sayısız şehit veren yaklaşık 35-40 milyon Kürt'ün kendilerini hala yargı önünde kendi ana dilleri ile ifade edemiyor olmalarının mantıklı izahını arıyorum.
Evet, Çanakkale'de İngiliz Generalin komuta ettiği Haçlı ordularının, Urfa, Antep, Maraş'ta Fransız kurşunları ile bu ülke bu bayrak için şehit olan Kürt ve Türk halklarının katilleri olanların dilleri eğitim sisteminin zorunlu dersleri iken Kürt halkının diline bölücü bakılıyor?
Dedim ya; Kürt Halkının sorunlarına ve bitmek bilmeyen Kürt-Türk sorgulamasına dair sayısız makaleler Karakaya bilirim ama meselemiz artık bu değil, uyanın!
Farkında mısınız?
1- Sayıları şimdilik 13 milyon olan Suriyeli, Katarlı, Suudili, Afgan, Pakistanlı mülteciler artık bu ülkenin üniversitelerinde kendi istiklal marşlarını okuyorlar.
2- Mülteciler/sığınmacılar vergiden, askerlikten muaf bir şekilde ülke ticareti ve kültürünün içine ediyorlar.
3- Kuytu ormanlıklarda askeri eğitim alıyorlar, silahlanıyorlar!
4- IMF'den 35 Milyar Dolar borç olan Türkiye bu mültecilere 45 milyar dolar harcıyor ve ekonomi artık batma noktasında!
5- Onlar geldiğinden beridir ülkemizde fuhuş ve madde bağımlılığı rekor seviyelere çıktı.
6- Sokaklarda toplu halde hepimize saldırıyorlar ve ceza dahi almıyorlar.
7- Bakanlıklara, kurumlara sızıyorlar!
8- Bayrağımızı yakıyorlar, sosyal medyadan bizlere hakaret ediyorlar.
9- Mantar gibi ürüyorlar ve 5-10 yıl sonra sayıları 30 milyona ulaştığında özerklik isteyecek kadar ileri gidebilirler.
Farkında mısınız?
Özellikle Afgan, Pakistan ve Suriyeliler suça meyilli, yoz, şeriat yanlısı, madde bağımlısı tehlikeliler.
Aşağıda yazarının kim olduğunu bilmediğin alıntıda okuyacağınız gibi inanın kısa süre içinde uyanmaz isek 5-10 yıl sonra bu ülkede Kürt-Türk sorunu kalmayacak!
Ee, iyi ya dediğinizi duyar gibiyim ama hayır. Kürt-Türk sorunu kalmayacak çünkü her ikisi için de tarih tekerrür edecek ve bu kez kendi içlerine girmiş düşmalara karşı ve bu kez korkarım ki tarihin görebileceği en kanlı yeni bir kurtuluş savaşına çıkacak.
Kurtuluş Savaşında düşman, düşmanlar belliydi. Ama bu kez ellerine vatandaşlık kimliği verdiklerimiz olacak karşımızda.
Kendi ülkemizde mülteci durumuna düşeceğiz, uyanın.
Kimse beni sahillerde nargile keyfi yapan Suriyelilerin savaş madğurları olduklarına ikna edemez.
Korkarım ki o gün geldiğinde Kürt ve Türk birbirini anlayacak ama geç kalacağız. Kürt sorunu yerini hepten bir karanlığa ve esarete bırakabilir, uyanın!
Şimdi sizi uyanmaya ikna edeceğini umduğum o örnek ile baş başa bırakıyorum.
İBRETLİK VE GERÇEK!
Eski Çin’de idam mahkûmlarının son gecelerini hep birlikte neşe içinde geçirmelerine izin verilirmiş. Mahkûmlar, cellât da aralarında olmak üzere, hep birlikte sabaha kadar şarkılar söyler, en sevdikleri yemekleri yer ve pirinç rakısı kadehlerini peş peşe yuvarlayıp mutlu olurlarmış. Kural gün doğmadan mahkumların öldürülmeleri, fakat mutlu ölmeleriymiş.
Yine böyle bir infaz ayininde mahkûmlar, sabahın ilk ışıklarına kadar pek güzel eğlenmişler, şarkılar söyleyerek yiyip içmişler. Derken güneşin ilk ışıkları dağların arasından görünmüş.
Mahkûmlardan biri, cellâda sormuş: “Bizi neden öldürmedin, gün doğuyor?”
Cellât; Öldürdüm demiş.
Mahkum; Fakat kellelerimiz yerli yerinde duruyor” demiş.
Cellat; Size öyle geliyor, demiş ve palasına bulaşan kanı göstererek devam etmiş. Sizin başınızı öyle ince bir kılıçla öyle hızlı kestim ki öldüğünüzden haberiniz yok. Ayağa kalktığın anda kellen kucağına düşecek demiş.
Ve ayağa kalkan her mahkumun kellesi düşmüş.
Kelleniz çoktan gitmiş olabilir ve siz bunu henüz fark etmemiş olabilirsiniz. Bir şey olmuş, ama siz olan şeyi henüz idrak edemediğiniz için olmamış gibi davranıyor olabilirsiniz. Ve kellenizin hâlâ yerinde olduğunu sanıyor olabilirsiniz.
Gerçeği anlamanız için ayağa kalkmanız gerekiyor..
13 milyon savaş kaçkını Suriyeli, Afgan ve Pakistan'lı 30 milyon olduğunda.
Eşiniz ve çocuklarınızla el ele bile sokağa çıkamadığınızda.
Yüzlerce milyar dolarlık bütçe açığı ve israfın faturası önünüze zam fırtınası olarak geldiğinde, aslında çoktan öldüğünüzü anlayacaksınız.
Alıntı
FACEBOOK YORUMLAR