"Üniversiteler fuhuş yuvasıdır!" demek eğitim yuvalarının üzerindeki ahlak çöküntüsüne dikkat çekmek değildir...
Türkiye'de hakikati söylemek yerine aşağılamak gibi yeni bir kavram gelişti… Herkes susmuş, herkes pusmuş ve laf olsun diyebileceğimiz eylem söylemlerle gündem belirleme çabasında…
Unutmayalım ki Ebubekir Sofuoğlu da o üniversitelerden mezundur tıpkı şu anda ülkeyi, şehirleri yöneten herkes gibi.
Unutmayın ki birçoğumuzun eşi, annesi, halası, teyzesi, kızı ve erkek akrabaları da o üniversitelerden mezundur hatta kendimiz...
Ha, yiyorsa ve gerçekten bir soruna dikkat çekmekse mesele üniversite okuyan gençliği bu hale getiren sistemi sorgulayacaksın...
BUNLAR DA NAMUSSUZLUK DEĞİL Mİ?
*Hırsızlık, ihale vurgunculuğu, nepotizm, torpil almış başını gidiyor!
Bu ülkede yıllarca fuhuş, namus denince tüm meseleyi kadınların iki bacakları arasına gömdük oysaki fuhuş veya namussuzluk, ahlaksız ilişki, zina gibi tüm vakalar da işin birde erkek tarafı vardır.
Erkek egemen bir toplumda biz erkeklerin tüm günahlarını kadınlara atıp kendimizi aklama telaşında yaşamı kadınlarımıza zehir ettik. İlahiyatçı kimlikleri ile kadınlarımızı gençliğe, körpe beyinlere ‘’köle, cinsel obje’’ diye sunan ahlaksızların yüzünden bu ülkede her gün onlarca masum kadına tecavüz ediliyor! Tacizlerin haddi hesabı yok ve her gün onlarca kadın erkek şiddeti görüyor, ölüyor, öldürülüyor…
Sizler ülke gençliğine namus kavramını kadınların iki bacağı arasındadır gibi sapkın bir anlayışı verirseniz işte sonuçları artık kadın katliamına dönen cinayetler olur.
Ortada bir aldatma, zina, yasak ilişki varsa iki taraflıdır. Ve bizler bunları sadece kadınlar yapıyor diye gösterirsek işte o zaman İranlaşmaya başlayan tuhaf bir şeriat düzenine gidişi böyle izleriz…
Peki, gerçekten namus dediğiniz kadının bedeni üzerinde taşıdığı bir ahlak meselesi midir?
Memleketimi ele alarak ve örnekleyerek soracağım.
- İş arayan gencecik kızları iş bulma, bakanla, bürokratlarla tanıştırma vaadi ile taciz eden, çüklerinin fotoğraflarını Whatssap üzerinden gönderen gazeteci bozuntuları namussuz değil de nedir?
- Kendilerine kalemşörlük, pezevenklik yapsın diye gazeteci besleyen ve onların üzerinden gencecik kızlara, yoksul kadınlara sarkıntılık edenler namussuz değil de nedir?
- Hükmettiği ihaleleri amcalarına, yeğenlerine, dayılarına, ayılarına paket eden isimler çok mu namusludur? Fakir fukaranın, yetimin kul hakkını nepotizm bataklığında akrabalarına peşkeş çeken şerefsiz oğlu şerefsizler namusludur da üniversitelerde okuyan gençlik mi namussuzdur?
- Kendi şehirlerindeki tüm makamları akrabalarına peşkeş çeken bazı siyasiler namussuz değil de nedir?
- Tefecilikten beslenip çaresiz insanları sömüren ve bunu da siyasi kimliği ile etkin hale getiren itler namuslu da gençlerimiz mi namussuz?
KHK HAKSIZLIĞINA KÖR VE SAĞIR KALAN HALK!
Gerçekten nedir namus?
‘’Ömerler arıyoruz!’’ mottosuyla Hz. Ömer’in adaletini özlediğini ifade eden 82 milyonun FETÖ Terör örgütünün hain, alçakça darbe girişimi sonrasında yaşanan adaletsizliğe gözlerini kapaması namus anlayışına ne kadar uyuyor?
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki o hain darbe kalkışmasının altında 50 yıldan fazladır o terör örgütünü besleyip büyütenlerin payları vardır. Siyasi boyutu vardır… Kaldı ki bir terör örgütünün katmanları vardır.
- Elebaşı
- Yönetim
- Ekonomik kaynaklar (Besleyenler)
- Militan
- Sempatizan
Benim ülkemde FETÖ Terör örgütünün kalkıştığı darbe girişiminin tüm günahlarının zorla sempatizan edilmiş öğretmenlere, doktora, hemşireye, 15/16 yaşındaki askeri okul bebelerine, zabıtaya, avukata, savcıya, polise yüklendiği gerçeği ortada iken çıkıp Müslümanız elhamdülillah demeyi sahtekarlık addediyorum kendi adıma.
Yahu bu terör örgütünün siyasi ayağı nerde?
Yahu kanlı bir darbe girişimi öğretmenin kalemi, zabıtanın ünifroması, hemşirenin tacı, doktorun steteskopu, 16 yaşındaki askeri okul öğrencisinin defteri ile olmaz…
Nerede bu örgütün yöneticileri, militanları ve daha vahimi iddia ediyorum ki FETÖ Terör örgütü hiç olmadığı kadar güçlüdür an itibari ile.
Olan, FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmayan bugün Gaziantep BŞ Belediye başkanı Fatma Şahin’lerin, bir dönem bakanlarının, Ankara BŞ Belediye başkanının, düne kadar külliye de olan Arınç’ın ve diğerlerinin ‘’Çocuklarınızı okullarına, dershanelerine, gönderin. Paralarınızı bankalarına yatırın. Sendikalarına üye olun dediği fakir fukaralara olmuştur.
Yüz binlerce insan sorgusuz sualsiz işinden atılmış ve dünya tarihinde eşine benzerine rastlanmayan bir ceza ile resmen ölüme terk edilmiştir.
Düşünün; işinizden atılmışsınız. Taşınmazlarınıza, arabanıza, bankadaki hesaplarınıza, pasaportlarınıza el konulmuş, Vatan haini damgası yemişsiniz!
Peki, nerede adalet? Evrensel hukuk nerde? Her suçun bir cezası olması gerekmez mi?
Sayısız insanın öldükten veya birçoğunun 3-4 yılda yuvalarını, aile fertlerini sağlığını yitirdikten sonra masum oldukları gerekçesi ile işlerine iade olmasının izahı nedir?
Aradığımız hangi Ömerler bu haksızlığa evet derdi?
Sesini çıkaramadıkları için ölüme terkedilenleri izlemek namuslu olmak öyle mi?
ADALET NERDE!
Üzgümüm ama adalet anlayışı çöktü. Hak hukuk diye bir şey kalmadı benim ülkemde. Güçlü olanın güçsüzü yuttuğu ekonomik, yargısal, kültürel, ahlaki bir yaşam biçimini benimsemeye başladık.
Ülkemde tüm büyük ihaleleri alan şirketler namuslu da evine ekmek götüremeyen velilerin umut diye üniversite okuyan çocukları namussuz öyle mi?
TEHLİKELİ KUTUPLAŞMA!
Türkiye tarihinin en ağır kutuplaşma sürecinden geçiyor. ‘’Bizler sizleri kabile kabile yarattık ki tanışıp kaynaşasınız!’’ diyen bir dinin mensupları olarak ‘’Benim partimden değilse vatan hainidir’’ diyen güruhlara döndük.
Bir başka insanın dilini, kimliğini, tenini, rengini sorgulamanın Allah’a şirk koşmak olduğunu dahi unuttuk.
DEDAŞ VE ENERJİ ŞİRKETLERİ!
Fahiş faturalar, çiftçinin desteklemelerine bloke koyan zavallı anlayış, akıl almaz cezalar ile benim coğrafyamda tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına gelen DEDAŞ ve ülke genelinde pek farkı olmayan enerji şirketleri tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi de ağırlayacakları misafir giderlerini de faturalara ekleyecekler.
Şimdi 82 milyona soruyorum ‘’Enerji şirketlerinin bu haksız, hukuksuz uygulamaları çok namusluca da körpe üniversite öğrencileri namussuz öyle mi?’’
İŞSİZLİK REKORA KOŞUYOR!
Şanlıurfa’da işsizlik, uyuşturucu bağımlılığı, fuhuş rekora koşuyor. Ve hepsinin tek sebebi de nepotizm bataklığında açan bazı siyasilerin her şeyi kendi akrabalarına göre planlaması. Şimdi o isimler çok namuslu da öğrenciler mi namussuz?
Ve bütün bunlara rağmen bir profesör çıkıp tüm meseleyi üniversitelerde görüyor, çözüm yerine direk suçluyorsa kusura bakmasın kıç korkusundan gündem değiştirme çabasıdır bu.
Üniversiteler fuhuş yuvasıdır diyorsan oralardan mezun olan herkes gibi sende o iğrenç döngünün bir parçasısındır.
Urfa da birbirlerine atlayan, birbirlerinin cinsel sapkınlıklarının videoları üzerinden makam sahibi olan erkekler de o üniversite mezunlarıdır.
Başını örtüp o erkeklere kıçını açan ahlaksızlarda…
Bir kadın benim şehrimde üzerinde taşıdığı yetileri, bilgi birikimi ile değil, bir siyasi ile olan ilişkileri üzerinden okul müdiresi olabiliyorsa asıl namussuzları üniversitelerde değil bu rezaletlerde arayacaksın profesör…
Benim şehrimde pezevenklik görevi yapan birkaç gazetecinin oğulları kızları kurumlarda kadrolu işlere başlarken üniversite mezunu gençler işsizliğin altında eziliyorsa namussuzu üniversitelerde aramayın.
Bir siyasetçi kendi ilçesini akrabalarının sömürü cenneti haline getiriyorsa üniversitelerde yaşanan cinsel fuhuşlar bu ve bunlar gibilerin rezalet ve günahları yanında sütten çıkmış ak kaşıktır benim için.
Yahu bazı siyasilerin, belediye başkanı, bürokratların ve yakınlarının mal varlıklarını bir araştırın. O zaman görürsünüz fakir fukara ve yetiminin alın terine, rızkına tecavüz eden fuhuş düşkünü ahlaksızları…
Vatandaşın parasıyla kendisine, kardeşlerine, evlatlarına villa yaptıranlar namussuz değil de öğrenciler mi namussuz?
Belediyelerden çarptıkları ile Metropollerde adeta harem kuran şerefsizler çok namuslu da üniversiteler de fuhuş var öyle mi?
Siz bu ülkenin gençlerine tv ekranlarından eş cinsel, dönmeleri, cübbeli Ahmetleri, halkı yoksulluğa şükre zorlayan sözde ilahiyatçı özde kızı yaşındakilerle evlenen sapıkları rol model gösterirseniz olacağı budur.
Üniversitelerden mezun gençlerin çöp/plastik topladığı ülkemde TBMM'de, külliye de, belediye başkanlıkları makamlarında sahte diplomalı tipler oturuyorsa senin gençliğinde gelecekten umudunu keser ve uyuşturucuya, teröre, fuhuşa yönelir.
Yiyorsa bunu söyleseydi Sofuoğlu.
Kendisine sormak isterdim. O fuhuş yuvasında kaç kez fuhuşa alet oldun?
İSLAMA DAHA FAZLA ZARAR VERMEYİN!
Profun biri çıkmış Diyanet İşleri başkanlığına seslenerek iki gazetecinin cenazeleri camiye alınmasın diyor.
Namussuzluğun adı din istismar lığı üzerinden yalakalık yapmak değil de nedir?
100 MİLYONLUK KÜLLİYE!
Dün ki makalemde de vardı. Diyanet işleri başkanlığı Bodrum gibi ülkemizin en güzel turistik şehrinde 100 milyona mal olacak külliye yapımına başlamış.
Yahu insafınız kurusun artık…
Ömerler arıyoruz öyle mi?
Gerçek bir Ömer bu ülke de yaşayan 25 milyon Alevinin, Ermeni, Ezidi ve diğer dinlere mezheplere mensup 40 milyona yakın insana zırnık hizmet etmeyen Diyanet İşleri başkanlığının 82 milyon yoklukla, pandemiyle, işsizlikle mücadele ederken bu şaşalı hayatın yaşanmasına müsaade eder miydi?
Tv ekranlarına bir bakın Allah aşkına!
Jüri üeyleri, sapkın sözde din adamları, üfürükçüler, yalakalar, ırkçılar…
Üniversite öğrencilerine ne verdik de e bekliyoruz…
Mesela yani...
FACEBOOK YORUMLAR