Yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiğim, bölgemizin en güçlü kanalı Güneydoğu TV'de her cumartesi 20:30'da yayınlanacak olan EKREM ARPAK İLE BİR TÜRKÜ BİR HAYAT Programımızın Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Sn. M.Ali Cevheri'nin varlığı ile renk ve şeref katacağı 2. bölümü ile karşınızda olacağız...
Elbette sayın vekilimizin sadece milletvekili/siyasetçi kimliğinin değil, yaşam mücadelesini, umutlarını, sevinçlerini, anılarını, acılarını
konuşacağız...
PİKTES Öğretmenlerimize destek olmasını rica edeceğiz kendisinden.
Geçen hafta söz verdiğimiz 2 tablet ve 2 GOLDEN SİLVA Parfümü ile 5 romanımızı almaya hak kazanan izleyicilerimizi açıklayacağız.
BİR TÜRKÜ BİR HAYAT Tıpkı Ekrem Arpak'ın kalemi, yüreği, sevdaları, mücadelesi, türküleri, köşe yazıları, klipleri kadar renkli geçecek ve GTV Markası ile bu program bir klasik halini alacaktır ama uzun zamandır bir yandan program diğer yandan son romanım MELİHA'NIN GÜNAHI ve nihayet Şanlıurfa Bahçelievler de
kısa süre sonra hizmete girecek ARPAK MEDYA HABERLER Ofisi nedeniyle köşe yazmayan ben bu yazımda programdan çok ve kendisini konuk etmeden sayın M. Ali Cevheri'den özür dilemek istiyorum!
BU ÖZÜR BAŞKA!
Ağızdan çıkan kelimenin, kalemden dökülen cümlenin ne anlama geldiğini bilmeyenlerin alçakça önyargılarını peşinen kırmak için öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Ekrem Arpak'ın değil Şanlıurfa da, tüm ülke de özür dileyecek kadar alçaldığı, minnet duyacağı tek bir milletvekili, bürokrat, siyasetçi yoktur.
Yarın canlı yayında kendisine soracak kadar alnım açıktır ki tek bir milletvekilinin kapısını kendim veya akrabalarım, yakınlarım için para, pul, makam, iş, ihale istek ve talebi ile çalmadım şükürler olsun.
Minnet duyacaklarım olmadığı gibi minnet edecek kadar emek ve bedel ödediklerim var tıpkı aşına, işine, kavgasına, hastalığına, yalnızlığına koştuğum binlerce insan gibi ama minnet edecek alçak da olmadım bugüne kadar.
PEKi, NEDEN BU ÖZÜR?
M. Ali Cevheri sadece bir milletvekili olarak değil, akademisyen kimliği ile de değerlidir benim için ve herkes kendi yaptıkları, yapacakları, yaşadıklarını bilir, sorumludur da.
insan olmanın gerektirdiği erdemlerden birisi de kendi hatalarımızı kabul etmek, varsa eksiklerimizi telafi etme şansı bunun için emek vermektir. Kendi adıma ben M.Ali Cevheri vekilimizden razıyım Allah'ta milyon kez razı olsun...
Çünkü sayın Cevheri birisine ''kardeşim'' dedi mi; bilin ki o kardeşidir...
Bilin ki makamına mal olsa o kardeşidir...
Bilin ki kendisi için hele de ağır bedel ödemiş bir sanatçı, yazar ise o kardeş dediği Cevheri zarar görmek pahasına kardeşidir onun...
Çünkü M. Ali Cevheri de tıpkı benim gibi hayatı tırnakları ile taşı toprağı kazıyarak evlatlarına bakan bir anne ile babanın evladıdır. Böyle acıların süzgecinden geçenler buluşup biri birlerine ''kardeşim'' dediklerinde bilin ki birkaç çakalın demesiyle veyahut ''aman ben zarar görürüm'' düşüncesiyle kaçmaz kardeşinden. Bilakis o zararı şerbet içer gibi göğüsler de kardeş olur.
Çünkü M.Ali Cevheri acının, ekmek kavgasının süzgecinden geçmiştir ve bizim coğrafyamızda kardeşliğin yaşam biçimi olduğunu da, vefayı da iyi bilir...
Fakıbaba, ibrahim Halil Yıldız, Halil Özcan, Ahmet Akay, Z. Gülender Açanal'a ve dahi eski milletvekillerimizden tek birine gebeliğim, ayıbım, utanç duyacağım bir eylemim, minnettim yoktur. Tekinin adamı da değilim, düşmanı da...
Beni annemin taziyesinde gözaltına aldıracak kadar gözü dönen Halil Özşavlı'yı Allah'a ve hukuka havale edeli çok oldu.
Sn. M.Ali Cevheri dışında tek bir milletveikilinden kardeşlik falanda görmüş değilim. Bilakis kardeşlik yapan hep ben oldum ve kardeşliğin bedelini annemin taziyesinde vatan haini gibi gözaltına alınarak, ekmeğimle oynanarak ödediğimde tek bir milletvekili yanımda yoktu. Neymiş; efendim Ekrem Arpak zarar verirmiş... Kurban olduğum Allah'tan tek duam da bedduam da; Keşke tüm zararlarınız Ekrem Arpak'ın uğrunuza döktüğü alın teri, emek, cesaret, yürek, samimiyet, sadakat, vefa gibi saf ve temiz olsa...
Benim kardeşliğimin herhangi bir kişiye vereceği en büyük zarar onun uğruna dünyaya kafa tutacak kadar cesur olup, birgün olsun onun sırtından geçinmeden bilakis her türlü haksızlığa rağmen yolundaki çakılları değil, koca kayaları kaldıracak kadar merttir.
Benim kardeşliğim bir milletvekilinin sırtından ihale, makam almak değil Tatar Ramazan misali ulu orta onun için kavga edecek kadar yüreklidir,
Benim kardeşliğim...
Neyse ya; tüm Urfa gördü benim kardeşliğimi de neyse neyse...
Velhasıl ben manen sayın Cevheri dışında kimseden kardeşlik görmedim kimsenin kardeşliğine, gölgesine de ihtiyacım yok. 47 Yıllık ömrümde ne yaşadıysam ve yediğim her lokma benim şerefimle kazandığımdır...
Sözü müziği kendisine ait 117 türküsü,
Dünya medyasında dahi ses getiren film gibi 8 klibi,
Ödüllerle dolu 5 albümü,
Biri yine alçakça gasp edilmek üzere 9 roman bir tanıtım kitabı,
32 dizide karakter oyunculuğu yapmış; köşe yazılarını Türkiye'nin dört bir yanında yüz binlerce insanın okuduğu ve makalesi Almanya, İtalya, Fransa da tez konusu olmalı denerek okunmuş bir köşe yazarıyım ben ama bugün gerekirse çocuklarına ekmek götürmek için iyi bir ayakkabı boyacısı, garson, hamal, çöpçü bile olacak kadar onurluyum...
Bilinmelidir ki, bu şehir de tek bir milletvekilinin adıyla evime ekmek götürmediğim gibi ekmeğim çalınmıştır da ben zarar gördüm demezken annemin taziyesinde yalnız bırakanlar, linç edilmeme sessiz kalanlar zarar endişesi taşıyorsa umurumda değil. Allah ben gibi zararlar vere hepinize...
Yahu ben bu şehrin şair gönüllü, barış elçisiyim be...
Benim dostluğum kardeşliğim, vefam ve dahi düşmanlığım bile mertçedir mertçe...
Sayın M. Ali Cevheri'den özür diliyorum evet. Tek bir gün bile kalbimi kırmayan, fakir fukara için kapısını çaldığımda emek veren, annemin taziyesinde acımı kalben paylaşan, kardeşim derken zarar görürüm endişesi taşımayan değerli vekilime kalemimle, duruşumla hak ettiği değeri vermediğim için özür diliyorum. Aslında bugüne kadar eleştirdiğim tüm milletvekillerinden özür diliyorum!
Haklılar!
Ne düşmanlığım vardı onlarla?
Haklılar, zira bu memlekette kapılarına gelip 200 lira harçlık alıp ayaklarını yalayan gazeteciler tanımışlar...
Haklılar, zira baba yadigarıdır diye besledikleri gazetecilerin uşaklığına alışmışlar....
Haklılar zira hak hukuk, adalet diyen gazeteciler görmemişler...
Haklılar zira Ekrem Arpak ulusal kalemdir, sanatçıdır. Onlarsa yerelde satılmış kalemlere alışmışlar.
Kimseden helallik alacak kadar maddi manevi borçlu değilim. Memleketime ne emek verdiysem helal olsun...
Ve ben Ekrem Arpak'ım, BİR TÜRKÜ BİR HAYAT Programıma konuk olmak isteyen herkese kapımız açıktır. Söz verip gelmeyenlere de ''herkes kendine yakışanı yapar'' der geçerim.
Benim programım da olmayı kendisine zarar görenlere verdiğim ZARARLAR da helal olsun derim...
Bu şehir için gecesini gündüzüne katan valime verdiğim sözde durup, türkülerimle, şiir ve romanlarımla memleketimi kin ve nefretten uzak tutmak için mücadele edeceğim.
Bir daha da Ekrem Arpak falancanın adamıdır diyenin alnına tüküreceğim!
Ne adamı la?
Yeter yahu sıkıldım...
Herkesin bir şerefi, ekmek kavgası, sabrının da sınırı var değil mi?
Not: Sayın M.Ali Cevheri vekilim, bu satten sonra ruhum da, kalemim de, varlığımda seninledir. Seni yeterince anlatamadığım için de özür diliyorum...
FACEBOOK YORUMLAR