Şanlıurfa siyaset ve bürokrasisi ile kamuoyu tüm ülkede olduğu gibi Ak Partinin olağan kongresine odaklanmış, Şanlıurfa kongreden büyük beklentiler ile adeta Ankara'ya çıkarma yapadursun: Hafta içinde Ceylanpınar'da güvenlik görevlileri ile hayvancılıkla ekmeğini kazanan köylüler arasında yaşananlar insanlık adına utanç vericiydi...
Bilindiği üzere bilmeyenler bilsinler ki Şanlıurfa insanoğlunun buğdayı, mercimeği ilk ektiği, şarabın damıtılarak şarap haline getirildiği; dolayısı ile avcı yaşamdan toplu yaşama geçtiği ilk toprakların yurdudur.
Bu coğrafyanın insanları bin yıllardır atalarından devraldıkları iki şeyle yaşamlarını idame ettirirler:
1- Hayvancılık
2- Tarım
Ha, dersiniz ki
1-Hani tarihin sıfır noktasıydı Şanlıurfa?
2- Hani ne oldu Göbeklitepe; Soğmatar, Balıklıgöl, Halfeti, Harran Üniversitesi, Harran Evleri, Takoran Vadisi, Halfetinin diyarının turizmine ne oldu?
3- Hani ülke pamuğunun %54'ünü, fıstığının %67'sini, pirincini, mercimeğini, buğdayını ülke tarımına kazandıran Şanlıurfa'da sanayii hamlesine ne oldu?
Haklısınız efendim...
Ben de derim ki; aldığı oyun hakkını namusuyla, şerefiyle veren; bu şehir ve coğrafya için çırpınan ve vizyonları, vicdanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışan bir avuç ismi hariç siyasi ve bürokratların yaşamanın sıfır noktasına çevirdiği şehirdir Şanlıurfa!
DÜNYANIN İLK HAYVAN HAPİSHANESİ
Az biraz etrafında olup bitenlerin farkında olan Şanlıurfalılar hafta içinde 20 CHP Milletvekilinin şehre yaptığı çıkarmayı bilir. Ama kimsenin aklına kurulduğu günden beridir Ak Partinin kalesi olan Şanlıurfa hele de başkanlık sistemi referandumunda rekor kıran Akaçakale'de CHP Milletvekillerine gösterilen teveccühü sorgulamak gelmedi.
CHP Milletvekilleri Ceylanpınarda, Viranşehir ve Şanlıurfa her bir adımında halktan müthiş bir sevgi görürken aynı zamanda tepkiler çığ gibi yükseldi. Peki neden?
Çok basit, gayet anlaşılır bir sebebi vardı:
Halkın arasında olmak ve DEDAŞ ile TİGEM'e tepki koyan milleyvekili misyonunu üstlenmeleri.
Şanlıurfalı CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın hazine bulmuş gibi üzerine atladığı ve dünyada bir ilk olan HAYVAN HAPİSHANESİ gündeme bomba gibi düştü. Oysa ben aylardır bu ucubeyi yazdım çizdim ama CHP DEDAŞ ve TİGEM üzerinden Şanlıurfa'da ilk kez bu denli bir taratar kitlesi edinerek Ankara'ya döndüler.
TİGEM'İN YASAL OLMAYAN YASAKLARI!
CHP Milletvekilleri henüz Ankara'ya dönmüşken sosyal medyadan bana gelen videolu bir mesaj gündeme bomba gibi düştü. Videoda güvenlik görevlilerinin el koymaya çalıştığı koyunlar, ekmek teknesi olan koyunlarını kaptırmamak için çırpınırken taşlara savrulan yaşlı bir adam ve videoya düşen; o hepimizin yüreğini titreten feryat vardı:
''Filistinlilere bile bu yapılmıyor!'' diyordu genç bir çoban.
Haberimiz ve akabinde kendi sosyal medyamda yaptığım canlı yayın binlerce tepki paylaşımı ile yorum almış, henüz yüreğimiz bu saçma yasağı hazmedememişken ertesi gün güvenlik görevlileri tarafından darp edildiğini iddia eden bir çoban acı içinde ''Biz hayvanlarımızı alıp nereye gidelim, yaşama hakkımız yok mu?'' diye feryat eden bir çobanın videosu düştü mesaj kutuma ve sosyal medyaya.
100 Bine yaklaşan nüdusu ile Ceylanpınar ilçesinin ekilebilir bütün arazisini tel örgülerle örmüş ve 1949 yılından beridir Ceylanpınar halkının emek verdiği TİGEM (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) bin yıllardır göçer veya köylü olarak hayvancılık yapan; dedelerinin mezarlarının TİGEM arazisi içinde yatmakta olduğu Şanlıurfalılara koyunlarını otlatma yasağı koymuş; yasağa uymayanların hayvanları belirli bir alanda toplanıyor ve cezaya tabi tutuluyor ve buna kimse dur diyemiyor.
On yıllardır her yıl milyonlarca lira zarar ettiği bilinen ve devletin ekonomisinin sırtında adeta bir kambura dönen TİGEM'in dahi yöneticileri
1- Kendi memuruna mobing uygulamaktan tazminat ödemeye mahkum edilmiş genel müdür yardımcısına,
2- Diyarbakırlı firmaya 2 milyon lira değerinde çürük et satıp onu da tahsil edemeyen yöneticilere,
3- Mesai saatinde TİGEM arazisi içinde kendisi gibi evli mühendisle cinsel münasebette bulunurken yakalanan, kendisini gördüğü için silahla memuru tehdit eden şefe,,
4- Tonlarca ay çiçeğini yakan şefe,
5- Tek damla suyun akmadığı 13 su kuyusunun etrafına dünyanın en pahalı sulama sistemini kurup devleti milyonlarca lira zarara uğratan müfettişine ceza veremiyor ama sıra Ceylanpınar ve Urfalılara gelince alabildiğine acımasız olabiliyor da Şanlıurfalı siyasilerin umurlarında mı?
Ceylanpınar'ın şube müdürü bile Şanlıurfalı milletvekillerini takmıyor yahu!
Ve benim binlerce yuldır hayvancılık yapan göçerlerim, köylülerim kendi topraklarında hayvanlarını otlatamıyorlar, sürükleniyorlar vay vay vay...
Yazıklar olsun ne deiyeyim.
DEDAŞ ZATEN TARIMI BİTİRİYOR!
DEDAŞ'ın
1- Çiftçinin desteklemerine bloke koymak,
2- Akla hayale gelemeyecek faturalar,
3- Çiftçiyi tefecinin kucağına iten cezallar ile sadece Şanlıurfa'da değil, bölgede tarımı bitirme noktassına geldiği gerçeği zaten ortada.
Hal böyle iken Şanlıurfa Ankara'ya kitlenmişti.
BİR AHMET HAKAN ÇIKMADI!
Malum, tüm ülkede ve özellikle Ak Parti tabanında ciddi bir değişim beklentisi vardı. MKYK'da yaşanan bazı değişiklikler tatmin etmese de MYK merakla beklendi ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan istikrar diyerek MYK'ya dokunmadı bile.
Mesela kendi adaylığı döneminde Ankara ve teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı olduğu dönemde birçok BŞ kaybeden isim yerini korudu. Daü fare doğurdu ve Ak Partiye seçim kaybettiren MYK olduğu gibi kaldı.
Şanlıurfa bu süreçte MYK dışında kalırken M.Kasım Gülpınar'ın MKYK'ya seçilmesi gerçek Şanlıurfalılar arasında en azından teselli mutluluğu olurken, uzun yıllardır iktidar partilerine yalakalık yaparak kendilerine basın duayeni diyen bazı zırtolar başka şeylerle gurur duyuyorlardı...
Hele de geçmişte gencecik kızları bakanla tanıştırma vaadiyle taciz eden, az biraz süngerimsi ve yumuşak bir şahsın attığı twit tam da kendine yakışan cinstendi. Birileri ile gurur duyuyordu da az kalsın ne kadar rezil bir adam olduğunu gösteren tacizci olduğunun belgelerini yayınlayarak biraz da Urfa'nın kendisiyle gurur duymasını sağlayacaktım.
Ama açıkçası ben dahil M.Kasım Gülpınar'ın ne demek olduğunu anlatan tek isim Ahmet Hakan oldu. Tüm Şaanlıurfa yerel basınıın toplanıp yüzlerce sayfada anlatamayacğını birkaç kelime de tüm Türkiye'ye anlattı.
''M.KASIM GÜLPINAR. Şanlıurfa'dan ağırlığı olan bir isim. Hem yöresel hem küresel ulusal tarafı var, hem de küresel...Doğu-Batı sentezi gibidir kendisi''
Ahmet Hakan bu gerçekleri görmüştü de, bugünlerde yabancı birisini yeniden şehre ağabey olarak getirmek için Ankara Armada önünde pinekleyen bazı kesim görememiş miydi Görüyorlardı elbette ama işlerine gelmediğini de biz görüyoruz.
Ve ben bu coğrafyanın dededen beridir puşili hayvancılıkla, tarımla geçinenlerin evladıyım. Ne TİGEM'in yasaklarını ne de DEDAŞ'ın yaptıklarını kabul etmiyor, reddediyor ve susmuyorum arkadaş...
Benim coğrafyamın esnafı siftahsız kepenk indiriyor hatta iflas ediyorken vergiden, askerlikten, stopajdan, SGK primlerinden muaf tutulan mültecinin neredeyse Şanlıurfa ekonomisini yönetir duruma gelmesini içime sindiremiyorum arkadaş.
İŞ YOK!
TURZİM YOK!
EĞİTİM YOK!
SAĞLIK YOK!
UMUT DA YOK
O halde ma koyunda mı güdmüyyağ babe!
FACEBOOK YORUMLAR