Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

GÜLPINAR NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR ALLAH AŞKİNA!

18 Ağustos 2024 - 12:24 - Güncelleme: 18 Ağustos 2024 - 15:40

DÜN ÖYLE BUGÜN BÖYLE! 

Hayatımın 34 yılını İstanbul'da geçirmiş olsam da doğduğum ve evladı olduğum coğrafyanın kültüründen hiç kopmadım. 

Son 14 yıldır bir yazar öncesinde memleketini seven birisi olarak Şanlıurfa siyasetini yakinen takip ettim. 

Bakınız; başta stratejik konumu olmak üzere sonrasında bereketli toprakları nedeniyle ekonomik, tarihi dokusu nedeniyle turistik ve zengin sanatı, kültürü ile kültürel anlamda çok ama çok önemli bir şehirdir Şanlıurfa. Yazdığım bu özellikler ülke siyasi tarihinde tüm iktidarlara Şanlıurfa'yı elde tutmak refleks ve isteği vermiştir. Çünkü Şanlıurfa bu özellikleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine geçiş noktasında aynı zamanda önemli bir köprü vazifesi görür. 

23 yıldır iktidarda olan Ak Parti'nin 31 Mart gününe kadar Şanlıurfa için "Ak Parti'nin Kalesi" Tabiri kullanmasının altında tam da makalenin girişinde özellikle altını çizdiğim stratejik konum, bereketli topraklar, su kaynakları, turistik varlıklar ama en önemlisi de demografik yapısı ve kültürel yaşamı ile bölgeye geçiş noktasındaki kale ve köprü olmasındandır.

İHMAL EDİLEN GERÇEKLER! 

Nüfusunun büyük çoğunluğunun muhafazakar olması, demografik yapıya dayalı asırlardır süren Kürt, Arap, Türk kardeşliği ve ahengi Şanlırurfa'yı bölge illerinden ayıran en büyük iki özellik:

1- Terör ile anılan il olmaması. 
2- Her dönemde muhafazakar partilerin yanında olması. 

Merhum Erbakan'ın şehirde hala çok seviliyor olmasını bu dediğime örnek verebiliriz. Veya farklı siyasi parti çatı altında varlığını sürdüren milli görüşten gelenlerin hala seçimlerde çok etkili olması da bundandır. 

Ak Parti 22 yıldır tam da bu iki nedenden dolayı kendisine çok büyük destek olan ve adeta yıkılmaz kale olan Şanlıurfa'da bu iki gerçeğin meyvelerini yedi ama zamanla Şanlıurfa halkının bu koşulsuz desteği hor görülmeye, şehir halkının iradesi yok sayılmaya başlandı. Gelin son 15 yılda yapılan ve Ak Parti'nin 31 Mart da Şanlıurfa'yı kaybetmesine neden olan hataları sıralayalım:

1- Şehir içinde azınlık bile denemeyecek bir kesim partiyi rant, makam yolu olarak görmeye başladı. Onlar ihale, torpil, iş takipçiliği, israf üzerinden zenginleşirken Şanlıurfa halkı zengin toprakların yoksul çocukları olmaya başladı. 

2- Şehrin siyasetini adeta tek başına ele geçiren bu zümre, kendi rant düzenlerini daha da güçlü kılmak için Ak Parti genel merkezine akla, mantığa aykırı "Ama Şanlıurfa  hassas bölgede!" Diye başlayan cümleler ile şehri sorunlu gösterdi. 

Ne hassasiyeti idi bu? 
Ak Parti Şanlıurfa'nın komşusu olan Diyarbakır'ı, Mardin'i ve bölgede bir çok iki kazanamazken 22 yıldır kale görevini görmesine rağmen dayatılan bu söylem bir süre sonra dengeleri değiştirdi. 

Mesela bu söylem şehrin ekonomisinin motoru olan OSB yönetim biçimini bile değiştirdi. Diyarbakır OSB'de yönetim sanayicilerin elinde iken sözde Diyarbakır'dan daha kritik olan Urfa'da valilik, ŞUTSO yönetime hakim oldu. 

Şanlıurfa'yı Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkari'den daha gerilimli, sıkıntılı göstermek şehri uçuruma götürürken ezilen Şanlıurfa halkı oldu. 

3- Yine birilerinin kendilerine makam ve rant sağlamak için uydurduğu "Şanlıurfa'da feodal denge ve hassasiyetler var" Söylemi nedeniyle tarihi bir hataya imza attı Ak Parti. Ülkemiz de herkes kendi doğduğu şehirde yaşasa 5 milyona yaklaşan insanı ile ülkenin en büyük metropol şehri durumuna gelecek Şanlıurfa da şehrin siyasetine liderlik edecek Urfalı yokmuş gibi "Abi-ağabey" Adı altında ithal isimler getirildi. 

Pek tabii şehrin gerçek dinamikleri ve dokusundan uzak bu isimlerin bir süre sonra sadece bir kesim üzerinden siyaset yürütmesi zamanla şehirde liyakatin, adaletin bitmesi, nepotizme, torpile, ranta, ihale yolsuzluklarına, vurguna dayalı bir anlayışın varlığını sağladı. 

Yerel yönetimler yani belediyelerde korkunç bir israf başladı. 

Şehir hizmetten mahrum kalırken birileri her gün biraz daha zenginleşti. 

Ak Partili Metin Külünk'ün "Urfa Ak Parti döneminde 20 yıl geriye gitmiş" Demesi tam da bu yüzdendi. Külünk'ün yanıldığı tek konu Şanlıurfa'yı geriye götüren Ak Parti değil, Ak Parti ve ithal abilerin eteği altında kendilerine rant düzeni kuranlardı. 

4- İthal "Abi ve efendim feodal dengeler" söylemi, dayatması bir süre sonra öyle bir hale geldi ki yerel ve genel seçimlerde şehir halkının iradesi yok sayılmaya, abi ve çevrelerindekilerin kendilerine yakın milletvekili listeleri ile belediye başkanlarını belirleme noktasına uzandı. 

Artık kimse Şanlıurfa halkının tercihlerine saygı duymuyor, iradesini zerre önemsemiyordu.

65 yaşında lise öğrenimini devam ediyor ibaresi ile mecliste vekillik yapandan tutun da ilkokul okumayan milletvekili bile gördü bu şehir. 

Şehirde milletvekilliği bir süre sonra adeta iş takipçiliği ve akrabalara makam atama durumuna düştü. 

Bazı vekil ve belediye başkanlarının, il, ilçe teşkilat başkanlarının çocukları birden bire milyoner olmaya, lüks yaşamlar sürmeye başladı. 

Hal böyle iken ithal abi, ağabeyin gölgesinde zengin olanlar Mehmet Kasım Gülpınar gibi dürüst, cesur ve geçmişinde tek bir şaibesi olmayan isimlere tahammül edemez oldular. Aynı zamanda yedi dil bilen, yıllardır AB Uyum Komisyonu başkanlığı görevinde güçlü bir ilişki ağı kurmuş, sayısız ödül almış Gülpınar bu kesimin dayatması ile sürekli engellendi. 

5- Şanlıurfa'yı Ankara'da giderek itibarsız hale getiren en önemi konu da siyasilerin şehre hizmet etmek yerine sürekli birbirlerini şikayet etmeleri ve şehri sorunlu göstermeleri oldu. 

Kollarının altına aldıkları iftira dolu dosyalar ile Gülpınar sayısız kez genel merkeze şikayet edildi mesela. 

Sürekli Mehmet Kasım Gülpınar üç beş bin oydan ibaret iftirası attılar ve Gülpınar Siverek'ten ibarettir algısı yarattılar. 

KENDİ YUVASI! 

Bir şeyi unutuyoruz aslında. Mehmet Kasım Gülpınar on yılı aşkın süre emek verdiği ve yuvası olduğu partiden ayrılmadı aslında! Yıllar içerisinde Urfa'da ortaya çıkan ve yine Şanlıurfa halkının iradesini yok sayan lokal siyasi anlayışa tepki koydu. 

Hatırlayınız lütfen. Ne ayrılırken partisine ne de Sn. Cumhurbaşkanına yönelik itham ve eleştirileri olmadı. Bilakis Şanlıurfa halkının da çağrısı ile siyasi anlamda çizgisine uyan yani yine Ak Parti tabanı ile aynı ideolojiye sahip YRP çatısı altında seçime girdi. 

YRP demişken sanırım bir konuyu daha açmak gerek. Hatırlayınız YRP bir önceki seçimde 30 bin bandında oy almıştı. Yani Mehmet Kasım Gülpınar'ın olmadığı bir denklemde YRP'nin bırakın Büyükşehir başkanlığını ilçe kazanması bile zaten mümkün değildi. 

Halk kimdir? 

Halk Ak Partili, CHP veya diğerlerine has değil tüm partilerin seçmeninin bileşenidir. Ve bu açıdan baktığımızda Mehmet Kasım Gülpınar başta Ak Partililer olmak üzere; 350 bine yakın oyu tüm parti seçmenlerinden alarak kazanmıştır. Ama bunun hatırı sayılır rakamı yine Ak Parti tabanından gelmiştir. 

Çünkü Ak Partili olduğu halde Gülpınar'a oy verenler de Gülpınar ile aynı fikirde ve değişimin kaçınılmaz olduğuna inanan kesimdir. Şimdi onların olası geri dönüşe tepki koyacağını iddia etmek komik olur kanımca. Tepki Parti'ye değil halkın istemediği adaya ve irade gaspınaydı. 

Mehmet Kasım Gülpınar'ı aslında yuvası olan Ak Parti'nin daveti üzerinden olası geri dönüşünü ihanet olarak görmek yanlış olduğu gibi dönmesini istemeyen azınlık bir kesimin algı operasyonundan ibarettir. 

Şöyle bir düşünelim. İktidar partisinin ve Ankara da olmanın tüm nimetlerini elinin tersiyle ile iten Mehmet Kasım Gülpınar'dan başka hangi isim Ak Parti, YRP, CHP, DM başta olmak üzere tüm siyasi parti seçmenlerinden oy alabilirdi? 

Mehmet Kasım Gülpınar dışında bu şehirde uç ideoloji ve partilerden seçmeni aynı isim etrafında toplayacak başka bir isim var mıydı? 

HALKIN İRADESİ DEĞİL MİLYONLAR KONUŞTU! 

Bu durum bir süre sonra halkın iradesinin yok sayıldığı yerde milletvekili listesi ve belediye başkan adayı hatta Ak Parti İl, ilçe teşkilat başkanlıklarının adeta karaborsa da satıldığı iddialarına vardı. 

On milyonlar, yüz milyonlar havada uçuşuyor kimse şehir halkının değişim ve kendi iradesinin tecellisi çağrısını görmüyordu. 

Ak Partili vekil, belediye başkan adayı bir diğer Ak Parti vekil ve belediye başkan aday adayını itibarsızlaştırmak için paralı gazeteciler tutuyor, trol hesaplar açılıyor, korkunç algı operasyonları yapılıyordu. 

Şehre bir bakın, bir zamanlar benden 1 kilogram salça parası rica eden, iki kelimeyi bir araya getiremeyen adam başta olmak üzere bazı gazetecilerin birden bire milyoner olmaları tam da bu anlayışın ürünüdür. 

Siyasilere Yeşilçam Sinemasının eski aktrisini pazarlayan mı desem, eşini, kızını, oğlunu, yeğenini ile girmeden belediyeye yerleştiren mi? 

Belediyeler üzerinden yüzlerce dönüm fıstık ağacı, milyonlarca liralık ihale alan mı desem, tanıtım adı altında maaş ve milyonlarca liralık abonelikleri alan mı? 

Bu kalemşörler Ak Parti içindeki çekişmenin meyvelerini yiyor, utanmadan olmayan videolar üzerinde il başkanı gönderiyor, videosu olan il başkanını koruyor, işi insanların namusuna kadar dil uzatmaya götürüyordu. 

GÜLPINAR RESTİ! 

Uzun zamandır bu bataklığı görüp rahatsız olan Mehmet Kasım Gülpınar bu sürecin böyle devam etmemesi gerektiğini ve gaye kuyusuna dönen Urfa siyasetinin derhal kaparılmasının şart olduğunu biliyordu. 

Uzun yıllar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan sevgisi nedeniyle sabreden Gülpınar son genel ve yerel seçim öncesi gerekli uyarıda bulundu aslında ama Erdoğan zırhı üzerinden Urfa'da milyonlar kazananların işine gelmiyordu Gülpınar'ın varlığı. 

Tam da böyle bir süreçte Şanlırurfa Halkı en azından yerel seçimde güçlü bir değişim çağrısında bulundu. Ak Parti bu çağrıyı da göremeyince Halk Gülpınar'ı değişimin lideri olması için davet etti. 

Siyasi kariyerinin tamamında "Halka rağmen siyaset değil, halk için siyaset " Diye yürüyen Gülpınar'ın halkın iradesi ve çağrısına sırtını dönmesi beklenemezdi. Elbette uzun yıllar emek verdiği partisinden ve çok sevdiği Cumhurbaşkanından ayrılmak zordu. O zorluğu da kendi iç dünyasında ziyadesiyle yaşamıştır ama mesele memleket meselesiydi. 

Gülpınar için memleket ve halkın iradesi her türlü partinin hatta kendi öz varlığının bile üzerinde bir değere sahipti. 

GÜLPINAR DÜN YAPTIĞINI BUGÜN DE YAPACAK! 

İşte böyle halkın iradesinin artık yok hükmünde olmaya başladığı kritik süreçte Mehmet Kasım Gülpınar 

-Hayır, madem Şanlıurfa halkının iradesi beni göreve davet ediyor. O halde sırtımı dönmem ve ben de varım. 

Diyerek aslında son 20 yıldır yok sayılan sessiz çoğunluğun iradesine sahip çıktı ve 31 Mart da sosyolojik devrimin lideri oldu. 31 Mart zaferi Şanlıurfa halkının Mehmet Kasım Gülpınar liderliğinde iradesini ortaya koyma ve yeniden saygınlığını ele alma zaferi olarak tarihteki yerini aldı. 

Son çimlerde Gülpınar Ak Parti'ye geçecek mi? Sorusu ile meşgul olan Şanlıurfa Kamuoyu Mehmet Kasım Gülpınar'ın "Halk karar verecek" Mesajını pek iyi okuyamadı. 

Birincisi Mehmet Kasım Gülpınar'ın kimseden Ak Parti'ye geçmek gibi bir talebi olmadı. Bilakis Sn. Murat Kurum'un üzerinden gelen teklif ile başlayan bir yuvana dön süreci var. 

İkincisi Mehmet Kasım Gülpınar'ın kendisini Şanlıurfa Büyük Belediye Başkanı yapan iradeyi asla yok saymıyor. 

Dediğim gibi; Ak Parti kurmayları Mehmet Kasım Gülpınar gerçeğini ve Şanlıurfa'yı kaybetme nedenlerini gördü. Şimdi bir zamanlar kalesi olan bu şehri de ancak Gülpınar liderliğinde yeniden ama bu kez Halk ile el ele yönetme görüşü hakim 

Bu da çok doğal değil mi? 

Mehmet Kasım Gülpınar'ın bu süreçte "Halk beni nerede görmek isterse orada olacağım" Söylemi siyasi kurnazlık ile verilmiş Ak Parti'ye geçeceğim mesajı değil. 

Kendisine gelen teklifin sonrasında oluşan doğal süreçte tıpkı 31 Mart öncesi olduğu gibi Şanlıurfa halkının iradesine saygı duymaktır. 

Şanlırufa halkının iktidarın gücünü arkasına almış bir belediye ile muhalefetteki bir belediyeyi kendi özgür iradesi ve düşüncesi ile ele almasını beklemek ancak Gülpınar gibi birinin başvuracağı onurlu bir duruştur. 

Çok basit bir soru: Şanlıurfa halkını hiçe sayması halinde Gülpınar'ın Ak Parti'ye geçmesi önünde ne gibi bir engel var? İsterse bugün pat diye geçemez mi? 

Kimse Mehmet Kasım Gülpınar'ın halk için siyaset ve Şanlırurfa halkının iradesi ile aydınlık yarınlara çıkacak Urfa için başlattığı halk ile el ele yönetim modeli mücadelesini hafife almasın. 

Tüm gerçeğin farkındayız. Siz bakmayın uzun yıllardır Şanlırurfa'yı babalarının çiftliği gibi gören bir kesimin sosyal medya da "Gülpınar Ak Parti'ye geçerse ihanet olur, hakkımızı helal etmeyiz" Çığırtkanlığına. Biz onların Mehmet Kasım Gülpınar Ak Parti'ye güçlü bir şekilde döndüğünde rantlarını kaybetme telaşında olduklarını da iyi biliriz. 

Elbette Sn. Gülpınar'ın Ak Parti'ye geçmesini istemeyen kendisine oy vermiş ama başka siyasi parti sevenlere de büyük saygı duyuyoruz. 

Tabi ki sandık kurulmayacak ama Urfa halkı demokratik bir şekilde görüşmelerini dile getirecek çoğunluğun iradesi ortaya çıkacaktır. 

Peki, Mehmet Kasım Gülpınar ne mi yapmak istiyor? 

Çok basit aslında: 15-20 yıldır iradesine ipotek konulan, yok sayılan, hor görülen Şanlıurfa Halkının iradesine sahip çıkıyor ve kendisine yapılan daveti tüm Urfa halkına yapılmış gibi kamuoyuna sunarak: 

Siz benim memleketimin kalbi, sesisiniz. Değerlisiniz ve sizinle karar vereceğim diyerek onlarca yıldır süren ben, ben, ben bencilliğini değil biziz, biz ve paylaşımcı anlayışı yeniden siyasete tesis ediyor. 

Gülpınar ne yapmak istiyor biliyor musunuz? 

-Ben değil, hepimiz diyor. 
Gerçek yuvasına dönmek için evet demesi yeterki iken:
-Ben size sırtımı dönmem. Beni Büyükşehir Belediye Başkanı yapan bu halkı yok saymam! Diyor. 
Yıllardır iradesi, fikri, düşüncesi, sofrası, ekmeği, işi, alın teri yok sayılan siz değerli hemşerilerim benim yol arkadaşlarımdır. Yarı yolda bırakmam ancak onlarla yürürüm. Diyor. 
-Değerlisiniz, varsınız ve ben bundan sonra yok sayılmanıza müsaade etmem. Diyor. 
-Hangi Parti çatısında olursam olayım, beraber yönetecek ve bu şehri yeniden beraber adil, dürüst, vizyonel, paylaşımcı, kucaklayan bir anlayışla hizmete kavuşturacağız. Diyor. 

O dediği için birilerinin ödü patladı Ak Parti'ye geri dönme ihtimalinden. Çünkü onlar sizi yok sayarak büyüdüler. Sizlere ait olanları kendilerine sayarak. 

Eleştirmek yerine ayakta alkışlanacak bir duruştur bu... 

Uzun yıllardır Mehmet Kasım Gülpınar bu coğrafya ve ülke için dürüst, liyakatli, halkçı, vizyoner bir siyasetin aydınlık yüzüdür diyordum. 

Şimdi Halk nerede olmamı isterse sözü işte o lambanın yanacağının müjdesidir. 

Ha şahsi fikrimi sorarsanız Gülpınar Ankara da tüm ülkeye hizmet etmelidir. Çünkü onda o vizyon, cesaret, bilgi birikimi fazlası ile vardır

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.