500 BİNE SATTILAR HALİL'İ!
Değerli sanatçımız Volkan Konak'ın dizlerini döverek ve bazen göğüs kıllarını parmaklarıyla yolar gibi okuduğu o şiirlerde ki pis, lanet, berbat, kahrolası bir haldeyim bugün...
Bir düzine boksör tarafından evrile çevrile dayak yemiş, onlarca tır dolusu taş taşımış haldeyim. Resmen hamlamış bedenim yaşamaktan ve kalbim alarm veriyor artık.
Velhasılı kelam kaç zamandır nefes alıp vermekten aciz bir bedende amaçsız, tatsız, tuzsuz serseri gibi dolanıp duruyorum İstanbul da.
Evime sığınayım diyorum, eve sığamıyorum, evin duvarları beni istemiyor.
Ulan! Diyorum kendime. "Bari gençliğimi çalan Kadıköy sahiline vurayım bu yorgun bedeni. Denizin, dalgaların, kuşların, vapurların seslerinde, balık ekmek kokusunda hatırlarım kendimi. Sahi, kimin ben, ne yapıyorum, ne ara öldüm ben?
Kimler geldi cenazeme ve madem öldüm, neden kılınmadı cenaze namazım? (!) En azından kimsesizler mezarlığına gömülmeyi haketmedim mi?
Kuşların cıvıltılarından, yağmurun, mavi dalgaların sahile vurma seslerinden kaçar mı insan, kaçar haldeyim...
Bu berbat halden kurtulacak bir fikir geliyor aklıma. 2018-2024 yılları arasında Halfeti, Bozova, Viranşehir, Ceylanpınar, Siverek, Hilvan, Akçakale ve Harran ilçelerimizde sıklıkla görülen o ölümcül, dehşet sivrisneklerden birini arıyorum Kadıköy sahilinde ama maalesef yok!
Bir ısırkla alırlar şu pis canımı ama yoklar.
Nasıl olsun ki?
Öyle ya; Boyacı İbo'nun Çin hükümeti tarafından insanlığın sonunu getirmek için bu ilçelerimize salınan DNA'sı değiştirilmiş bu sivrisinekleri ABD'nin Pentagon ve Rusya Savunma Bakanlığından aldığı F16'lar, Kaleşnikof'lar, tanklar ile tüm sivrisinekleri öldürdüğü geliyor aklıma!
Mesela bir ilçemiz bu sivrisinekleri yok etmek için 99 milyon 765 bin ödemiş. Alınan ihalelere bakınca anlıyorum. Kolay değil ha; tek bir sivrisineği öldürmek için 25-30 bin harcanmış.
İşin içinde başka emekler de var. Mesela peygamberler şehri, muhafazakar Urfa'mın ilçelerinde kataloktan fırlayan sarışın, çikolata rengi, renkli gözlü eskort hatunlar da bu ihaleler için bayağı emek vermişler. Allah razı olmasın onlardan...
Derken Kadıköy rıhtımında bir banka oturmuş, kirpik uçlarına dadanan gözyaşı yağmurlarını baskılarken aslında hıçkıra hıçkıra ağlamak isteyen bir adam çekiyor dikkatimi.
Muhtemelen 30-35 yaşlarında. Ten renginden, üzerine çöken hüzünden, yırtık ayakkabısı, eski gömleğinden "Ya Urfalı, ya Mardin ya Diyarbakırlı" Diyorum kendime. Bir selam verip oturuyorum yanına.
Nefes alıyor evet ama aslında ruhunu çoktaaan öldürmeşler, alnına düşen çizgilerden belli. Esmer ellerini birbirine bağlamış, yumruklarını sıkarken çaresizlik akıyor halinden.
Kadıköy'ün midaivim esnafı, herkesi sevgilisi gezginci çaycı Fuat'tan iki demli çay alıp birini uzattım kendisine. Ağlar gibi nemli gözleriyle yarı şaşkın yarı teşekkür eder gibi baktı.
Karton bardaktaki çayı yudumlarken dudakları titriyordu.
Ulan ne çok kanadı yaralarım ona bakarken, bir bilseniz...
Titrek dudakları arasından zorla söküp aldığım kelimeler üzerinden sohbete başladık.
Adı Halil'miş. Halfeti'de doğmuş, büyümüş Halil. Aslında beden eğitimi öğretmeni ama atanamayanlardan. Dededen, babadan kalma ekip biçecek bir avuç toprak da olmayınca kahreden yoksulluk dadanmış ruhuna, sofralarına. 3 yıl önce bir umut iş bulma umudu ile İstanbul'a gelmişler. Bir süre geçici işlerde çalışmış ama İstanbul acımaz yoksula.
2 ay önce annesi kanser tedavisine başlamış. 21 gündür özel bir hastaanede yatıyormuş. 21 günlük tedavisinin bedeli 37 bin, cebinde olan 27 lira!
Halil gözyaşlarını saklamıyor artık. Sakladığı, kimselere anlatamadığı dertlerin İrini dökülüyor sözlerinden.
Bir ara fark ettim ki, ben de ne çok özlemişim çocuk gibi ağlamayı...
Atanamayan işsiz öğretmen Halil, yoksulluğun bedelini sevdiği kızı kaybederek de ödemiş. Başkasına vermişler, başlık parası olmadığı için.
Bir sevda 500 bin lira yüzünden satılmış yani.
Halfetili Halilim; o gün denize atlamak ve intihar etmek için bakıyormuş Marmara Denizi'nin koyu mavi sularına.
Hal böyle iken Halil ne bilsin Boyacı İbo ve çetesinin Halfeti de ve diğer ilçelerde sivrisinek ilaçlama üzerinden yüz milyonlarca lira vurgun yaptığını?
Halil temiz adam. Onurlu, gururlu öğretmen adayı. İhale almak için kataloktan eskort göndermeyi ne bilsin?
Halil tıpkı benim gibi yaralı yani...
Benim içimde de fırtınalar koşmakta vefasızlıktan mütevellit.
Onlarca yıl bu şehir için kavga etmişim. Bileklerime kelepçe yemişim ama yenilmişim düzene.
Pis, lanet, berbat bir haldeyim yani.
Gerçek şu ki; ne Halil'in ne de benim tek bir sivrisinek kadar değeri yok memlekette...
Yazıklar olsun ulan, yazıklar olsun.
Neyse, dostlar sağ olsun. 34 yıllık İstanbul ilk defa bir işe yarıyor. Halil'in sevgili annesini hastaneden çıkardık. Yüreğindeki acı baki kaldı tabii.
Bir kez daha anladım ki; bu şehirde yolsuzluk, nepotizm, ihale vurgunları ve vefasızlık devam ettikçe, nice Haliller gurbet ellerde çaresizce yok olmaya mahkum olacaklar.
Ben mi?
2 twit atanlar kadar değerli olamadım arkadaş...
Ne diyeyim...
FACEBOOK YORUMLAR