Koronavirüs belası yüzünden evlerimize hapsolduğumuz son zamanlarda toplum olarak hiç olmadığı kadar sosyal medyada zaman geçirmeye başladık. Peki, gerçekten teknolojinin insanoğluna armağan ettiği harika bir iletişim mecrası olan sosyal medyayı dünyada olup bitenleri takip etmek, bilgi almak, bilgi vermek ve iletişim kurmak için kullanıyor muyuz?
Burası ciddi manada tartışılır... Ben, asıl son yıllarda ülkemizin en büyük sorunu haline gelen fake yani sahte hesapların toplum ahlakı üzerinde yarattığı ağır tahribatı konuşmak istiyorum bugün.
Malum, dört hafta önce Şanlıurfamızın köklü ve güzide kanallarından Güneydoğu Tv'de ''Ekrem Arpak İle Bir Türkü Bir Hayat'' adlı programa başladım. Şükürler olsun; programımız daha ilk dört haftada ciddi reytingler aldı. Programın cumartesi akşamları saat: 20: 30'da yayınlanıyor olması üzerinden tarafıma ''O saatlerde İmparator İbrahim Tatlıses'in programı olduğu yine derbilere denk geldiği gibi uyarı ve eleştiriler geldi.''
Her defasında bu programın şöhret peşinde koşan bir sanatçı ile reklam üzerinden paraları cukka etmeyi hedefleyen bir tv kanalının programı olmadığını; amacımızın giderek gerginleşen topluma dilimiz döndüğü, aklımız yettiğince biraz sevgi vermek olduğunu anlattım.
Hayatım boyunca mantıklı, doğru yol gösteren ve hakaret içermeyen her türlü eleştiriye büyük saygı duydum. Kendime düşen dersi almaya çalıştım ama art niyetli, provakatif, alçakça eleştirilere de sahiplerine de her defasında dersini vermesini bildim. Vermeye devam edeceğim ama öncelikle şu dansöz başlığını neden attığımı konuşmak istiyorum.
Geçen gün Facebook'ta ''Barboros Baybars'' sahte adıyla hesap açan ahlaksızın birisi beni ve programımı eleştirmiş. Söyleyecek sözünü erkekçe söyleyemeyen her zavallı korkak gibi ''ki kendine gazeteciyim diyen bu zavallı yarattık da korkağın teki olduğunu verdiğim adrese gelemeyişinden belli etti. '' Ancak aslında program başlamadan çok önceden beridir Ekrem Arpak'ı hedef haline getiren bazı gazeteci bozuntularının da benzer saldırılarına maruz kalmıştım.
Buradan birkez daha Şanlıurfa valimiz Sn. Abdullah Erin, il emniyet amirimize hatta İç İşleri Bakanımız Sn. Süleyman Soylu'ya sesleniyorum: '' Artık kan dökülme noktasına gelen sahte hesaplara dair caydırıcı önlemler almanın zamanı çoktan geçti. Mesela ben o Barboros denen sahtekarı yakalyıp kendi elimle ceza versem suçu ben miyim yoksa bu tür provakatif paylaşımlarla insanların onurlarına, işlerine, emeklerine, ailelerine, namuslarına dil uzatanlara önlem alamayan güvenlik birimleri mi? Mesela herkes kendi adaletini kendi tesis etmeye kalksa ne olacak? Ne olacak bu sahtekar korkakların sosyal medyayı savaş alanına çevirme halleri?''
Elbette memleketimin hukuktan, sevdadan, barıştan yana olan ve bu şehre ciddi anlamda yatırım yapan baba & oğul Mehmet ve Maaruf Güneş, Maaruf Sakin gibi ve ismini yazamadığım için özür dileyeceğim birçok, birbirinden değerli iş insanımız var ve hepsini tenzih ederek:
Ekrem Arpak Güneydoğu Tv'de program başına 500 bin lira almıyor! Çünkü Ekrem Arpak bu coğrafyanın yoksul insanlarını sömüren ihaleci, tefeci, nepotizm, torpil lağım çiçeklerini yerden yere vuran bir adam ve çünkü bu şehrin bazı iş insanları, gerçekleri haykıran Ekrem Arpak gibi sanatçıları değil pandeminin her gün yüzlerce can aldığı, zaten fakir olan coğrafyamın gençlerinin işsizliğin altında inim inim inlediği, şehrimde fuhuşun, tefeciliğin, nepotizmin zincirlerine mahkum olmuş, gelecek kaygısında kavrulduğu bu süreçte dansöz oynatanlara sponsor olurlar!
Çünkü benim şehrimin bazı iş insanları Ekrem Arpak gibi FETÖ Elebaşına ta 2009 yılında FETÖ demiş yazarları değil, daha düne kadar FETÖ Terör Örgütünün resmi basın yayın organlarının temsilcilerinin gazete ve sitelerine ortak ve abone olurlar...
Çünkü benim şehrimin bazı iş insanları, büyük şirketlerinin reklam giderleri DEDAŞ zulmüne kafa tutan Ekrem Arpak gibilere değil, Şanlıura'yı yaşamları boyunca ağzına almayan, pekte umurunda olmayan ve daha da önemlisi Urfalı dahi olmayan sanatçılara yüz binler yağdırırlar ve havaalanlarında ayaklarına kırmızı halılar sererler...
Şunu herkes bilsin ki, bu şehirde kapı kapı dolaşıp sponsorluk dilenmeyeceğim. Çünkü benim Golden Silva markasını yaratan; İstanbul'da yaşadığı halde memleketi Şanlıurfa'nın kanalı ve doğruları haykıran sanatçısına sponsor olan Gülhan Sinanlı gibi gerçek Şanlıurfa sevdalısı iş insanlarım var...
Fakat bu şehir de ulusal medya da ''Göbeklitepe Festivali olmalı'' cümlesini yıllar önce kuran, kitabını yazan Ekrem Arpak'a değil; efendim Göbeklitepe de bir fotoğraf çekinip, tıka basa karınlarını doyuran, lüks otellerde ağırlanan, İstanbul'a dönünce de Şanlıurfa'yı unutan sözde sanatçılara verilir yüz binler...
Yıllar önce ulusal medya da ''Şanlıurfa'ya Şanlıurfalı Bakan Yakışır!'' diyerek adeta akım başlatan Ekrem Arpak'a değil; dışarıdan atanan ağabeylere yalakalık yapan sanatçı ve gazetecilere sponsor olunur.
Canı cehenneme kirlenmiş emellere bulanmış, kumpas kokan reklam anlayışından gelecek sponsorluklara!
Lanet olsun ve boğazımda zehir zıkkım olsun ki namerdi övmek için alacağım her kuruşa!
İZLENİYORUZ...
HEM DE ÜLKEMİN HER KARIŞINDA
Evet, bu şehirde programıma sponsor bulmak için kapı kapı dolaşmayacağım ama buradan ticari anlamda ve yarattıkları markaların tanıımına değer veren, vizyon sahibi tüm iş insanlarını sponsor olmaya da davet ediyorum.
Bizim reytinglerimiz parayla satın alınmış reytingler değil ve emin olun benim kitlem Ekrem Arpak'ın doğru bildiğini söyleyen adam olduğunu bildiği için yanlış marka ve insanların reklamını yapmayacağını da bilir...
Buyurun reklamın kralını görün ve bürlikte büyüyelim, Şanlıurfamız ile markanızı birlikte tanıtalım.
İBO ŞOV İLE NE ALAKA?
Efendiler; İbrahim Tatlıses bu şehrin bağrından çıkmış Allah vergisi sesiyle ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük efsanesidir. ''İbrahim Tatlıses yaşadıkça kimse çıkıp ben imparatorum demesin!'' diye yazan da benim ''Tatlıses'in albümüne konulan haciz gençliğimize konulmuştur!'' başlığı atan da ki Tatlıses'in hayatını yazdığım makale sonrası Tatlıses'in bizzat arayıp hümgür hüngür ağladığı, İzmir'e davet ettiği sanatçı, yazar sanatçı da...
Buraya kadar anlaşıldı sanırım...
Lakin ben Tatlıses değilim ve öyle bir iddiamda, merakım, hevesim, hedefim de yok...
Ben, bu coğrafyanın yoksul halkının hizmetkarı ve haksızlıkları aslanlar gibi haykıran bir adamım...
Ben, coğrafyamın insanı acı çekerken dansöz oynatmam! Bilakis, halkımı soyanları anlattığım makalelerimle; bazı siyasileri yerinden oynatırım ki dansöz izlemekten daha keyiflidir.
Ben, bir gün sağcı, bir gün solcu velhasıl orta yolcu olmam ... Çünkü benim tek yolum; dünyanın en zengin topraklarına sahip coğrafyamın insanlarının ülkemin en yoksul insanlarına dönüşmelerine sebep olan hırsızlarların yollarına taş koyma yoludur.
Çünkü ben, birileri Fethullah Gülen'e ''HOCA EFENDİ'' derken, övgüler dizerken, FETÖ denen kanlı darbe kalkışmacıları vatan hainleri ile mücadele ederken; aynı zamanda yalanla, iftira ile FETÖCÜ damgası vurulan yüzbinlerce mağduru savunan Ekrem Arpak'ım.
Çünkü ben, 18 yaş altındaki çocuğu kaçırıp tecavüz ettiği ve bu yüzden ceza aldığı iddia edilen adamların belediye başkanı olmasına isyan ederim ama birileri abonelik adı altında gider el ayak öper...
Çünkü ben, coğrafyamın yoksul insanlarının paralarıyla kendilerine villa yaptıran belediye başkanlarına rest çekerim ama birileri gider el pençe durur...
En önemlisi de ben, dilim ve kimliğim için bedelleri şerbet gibi içen Ekrem Arpak'ım, aslımı asla inkar etmedim, etmem yani. Dolayısıyla Güneydoğu TV'de yaptığım program da en az benim kadar halkçıdır, halktandır ve dansöz izleyemeyeceksiniz orada...
Ben harika bir sanatçıyım, uçarım, kaçarım iddiam da olmadı hiçbir zaman. Lakin 117 güfte ve bestem var. Değil ülkem de, bazıları Avrupa da ses getiren makalelere imza atmış adamım. Albümler, romanlar vs vs vs... Barboros ve onun gibi korkak yaratıklar bilmez bunları... Daha doğrusu bilmek işlerine gelmez.
Elbette meyve veren ağaç taşlanır benim memleketimde. Fenerbahçe & Galatasaray ve İbo Şov'un olduğu akşam aynı saatte binlerce mesaj alan programa imza atmak birilerine dokunacaktı elbette. Birilerinin zoruna gidecekti ama benim huyum bu kahretsin! Hep birilerin zoruna giden işlere imza atmayı severim...
Gazetecilik nedir biliyor musunuz; halkın sorunlarını kaleme alabilmek. Gerçekleri okuruna duyurmak yani.
Sanatçı kimdir biliyor musunuz; yetmişine merdiven dayadığı halde hala güce yalakalık yapan, paraya doymayan ve karakteri ile herkesin yaka silktiği adam değil; gücünü halkından alan ve halkının sesi, hizmetkarı olandır sanatçı...
Sanatçı bir halkın aynasıdır... Dansöz gibi kıvıran, siyasler önünde el pençe duran değil...
Yiyorsa bunu yapın! Yok yapamıyorsanız yapanı eleştirmeyin ki yapan Ekrem Arpak ise vallahi de billahi de sizi rezil eder...
Sözün özü; tüm gönül dostlarımızı ve''benim de söyleyecek sözüm var!'' diyen herkesi her cumartesi Güneydoğu TV ekran başına bekliyoruz. Benim ki müzik eğlence programı değil... Siyaseti hayatının merkezine koymaya hayır diyen, biraz hayatı, sevdayı, aşkı, adaleti, vefayı türkülerin kanadına takan bir adamın mütevazı programı sadece...
*Değerli imparatorumuzun orkestrasının aldığı ücretin bizim bütçenin 50 katı olduğunu unutmadan!
*Değerli sanatçımızın kullandığı ses sisteminin milyonluk olduğunu unutmadan!
*Lütfen beni Tatlıses gibi bir efsane ile kıyasa girmeden ki haddim bile değil...
*Ekrem Arpak'ın namertlere karşı susmayacağını da unutmadan...
Verdiğim mücadelenin türkü yolculuğunu izlemek isteyen herkesin başımın üstünde yeri var...
*Şanlıurfalıysan ve Şanlıurfa üzerinden şöhret olduysan; yatırımlarını İzmir'e, İstanbula değil, Şanlıurfa'ya yapacaksın!
*Şanlıurfalıysan, Şanlıurfa için çırpınan kendi değerlerine sahip çıkacaksın.
*Kimse Şanlıurfa'dan büyük değil ve Şanlıurfa varlığını hiçbir sanatçıya borçlu değildir. Bırakın bu ayakları...
*Şanlıurfayı isot ve lahmacun ile Balıklıgöl'den ibaretmiş gibi tanıtmak Şanlıurfaya reklam desteği değil, kötülüğün daniskasıdır.
Berbat şiveleri, kendilerini madara ettiklerinin farkında olmayan eylem ve söylemleri ile Şanlıurfa'yı batıda cehaletin şehri diye tanıtanlara zerre borcu yok bu şehrin.
*Şanlıurfa'nın yoksulluğundan çıkmanın demogojisi ile şöhret olup Şanlıurfa'nın tanıtım elçisi olmak saçmalıktır arkadaş.
5 albümüne, 10 kitabına rağme ses sanatçısı, yazar değil; bu coğrafya başta olmak üzere ülkemin her bir karışında haksızlığa uğramış herkesin hizmetkarı adamın biriyim.
27 Yıllık evlim. Öyle ''kadınlar beni beğensin'' egolarını bırakalı yıllar olmuş. Türkü söylemeyi seven adamın biriyim. Dolayısı ile mikrofon versen bomba sanacak, dansöz gibi kıvırıp ahlaksızca sahte isimle eleştirecek adamlara öyle had bildiririm ki türkü nedir, müzik nedir, nota nedir ezberlettiririm o zavallı beyinlerine.
Evet, ben dansöz oynatmayacağım ve ben Şanlıurfayı lahmacundan, isottan ibaret göstermeyeceğim ama ben gerekirse coğrafyamın tek bir masumu, mağduru için bu canı seve seve veririm...
Nokta...
İKİ İLÇE BAŞKANI MESELESİ!
Son zamanlarda Şanlıura'nın iki ilçe belediye başkanının her an tıpkı Siverek eski Belediye başkanı Şeyhmus Aydın gibi sağlık gerekçeleri ile istifa edecekleri iddialarını ben de duydum. Kaldı ki ben bunun iki değil 3 olabileceği duyumlarını da aldım.
Ee, herkes ettiğini bulur ve herkes ektiğini biçmeli...
Sanırım bu başkanlar ektiklerini biçtiklerinde çok pişman olacaklar ama fayda etmeyecek...
FACEBOOK YORUMLAR