Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

BAK ÇİRKİN KIZIM!

15 Eylül 2024 - 18:41 - Güncelleme: 15 Eylül 2024 - 21:09

 BÖBREK SANCISI!

Tam üç gecedir aldığım her nefesi zehir eden böbrek ağrıları ile zonkluyor bedenim... 
Sağ ve sol yanıma saplanan sancılar, her nefes alışta vücuduma saplanan kör bıçak darbeleri misali ağrılar... 

50 yaşımdayım. Lise yıllarında uğradığım saldırı sonrası aldığım yaraları saymazsak taş, kum veya yetmezlik gibi belirgin bir böbrek hastalığım yok aslında ama üç gecedir 50 yılın birikmiş hıncı ile sancıyor iki yanım. 

Böbrek ağrısı lanet, pis, ağırdır bilirim. Sahi ne saçma bir şey değil mi; ağrıları diş, kulak, böbrek diye sınıflandırmak ve acı seviyesi üzerinden derelendirmek? Hangi acı, hangi ağrı iyi olabilir ki? 

Üç gecedir canımı fena acıtıyor böbrek ağrıları ama başka bir şey var beni uyutmayan...
Öyle ya benim gibi işkencenin, yoksulluğun, vefasızlığın her türlü acısını deneyimlemiş birisi için böbrek ağrıları bu kadar da yıkıcı olmamalıydı. 

Göğüs kafesimi ortadan ikiye bölen, yüzünü, gözünü görmediğim, kim olduğunu bilmediğim bir cerrahın keskin neşterini narkozsuz vurduğu kocaman bir yara var sanki. 

Tavanda yuvarlak, loş bir ışık. Kan kokan bir masa, üzerimde kızıl kan kokulu mavi bir örtü. Tek bir cerrahın var olduğu küçük bir ameliyathanedeyim... 

Cerrah acımasızca vuruyor neşteri! Tedavi değil amacı sanki. Sanki bir suçluyu doğrar gibi çatır, çutur kesiyor ve kestiği hiç bir yeri dikmiyor. Açık bıraktığı yaralardan elli yıldır birikebiriken dert sızıyor, hüzün sızıyor, kan sızıyor... 

Gecenin orta yerindeyim evet. Gözlerim açık seyrediyorum karanlığı. İyi de uyanıkken kabus görmek nedir? Kimdir bu cerrah ve neden özellikle göğüs kafesimi parçalıyor çünkü en çok da göğüs kafesimin sol yanı acıyor. 

Oldum olası rakamlarla ve rakamları somut hale getiren dört işlem ile aram yoktur ama hayatın matematik, bilim ve felsefeden ibaret olduğuna inanırım.

YALANCI DOKTORLAR! 

Evet, bilime inanırım. TIP adamlarına güvenirim lakin bir konuda yalan söylüyorlar! 
Yıllardır vücutta ağrımayan tek organın kalp olduğunu anlattı doktorlar. Oysa benim kalbim ağrıyor yahu. Niye yalan söylüyorsunuz arkadaş; sol yanım sızlıyor, ağrıyor, acıyor. 
Göğüs kafesimden düşecek gibi hissediyorum kalp denen kan pompacısı o organı. Resmen ölesim var bu kalp ağrısından arkadaş. 

AH NARİN'İM! 

Üçüncü gecedeyim ağrılarımın saldırılarına karşı çaresiz kalışımın. Balkonun tüm camları açık ama yaprak kımıldamıyor resmen.

Ateş parıltılarını yüzüme vuran bir meltem esiyor sanki. Gökyüzünden bir ateş topu kopuyor o an. Göz bebeklerim yanıyor. Karşımda plastik bir sandalye. Sandalyede tüm masumiyeti ile ama yara bere içinde Narin oturuyor. Bir bacağı yok. Boynunda derin morluklar, tırnak izleri. Hüzünlü, koyu karanlık gözlerinden iri gözyaşı damlaları dökülüyor ve bana bakıyor. Ürperiyorum. 

-Ne oldu Ekrem Amca? Diye soruyor. Sen de mi timsah gözyaşları döktün benim için?
Titrek bir sesle:
-Sana bunları kim yaptı Narin'im? Dedim. Küçücük bedeni üzerinden 85 milyonluk kirli algıların yürütüldüğü ölü bir kıza katilini soruyorum. 

Filmi geriye sarıyorum o an. Narin haberleri öncesi bir gece ansızın İsrail'e giriyor, yok ediyorduk. Savaş baltalarını çıkarmıştık. Sonra Narin'in kayıp haberleri dolaşıma sokuldu. Oysa her gün onlarca Narin ölüyor bu ülkede ve teki bile haber olmuyordu...

Narin kayıp haberleri İsrail'i bizim işgalden kurtardı derken Dilan Polat serbest bırakıldı. Sosyal medya da "nerede adalet" Serzenişi koptu. İşte o zaman da Narin'in amcası tutuklandı ve Dilan Polat unutuldu. Narin'in cesedinin bulunması da Engin Polat'ı, faizi, zamları unutturdu. 

Gözünü sevdiğimin ülkesi, 25 günde küçücük bir çocuğun çuvalda çürüyen bedeni üzerinden 85 milyon hipnoz halde algıları koyun sürüsü gibi ot niyetine yedi. 
Aslında son 25 gündür küçük bir çocuğun ölü bedenini afiyetle mideye indirdik.
-Gözlerimin içine bak Ekrem Amca! Dedi vahşi bir cinayetin kurbanı çocuk. 
-Bu ülke anne babaların küçücük çocuklarını gelin diye başlık parası altında yaşlı sapıklara sattığı gün öldürüldüm ben! 

Ağzı lağım kokan yaşlı sapıkların evlilik adı altında küçücük bedenlere tecevüzlerine sessiz kaldığınız gün yani. 

-Bu ülkede çocuk katilleri, tecavüzcüler iyi halden ceza almadıkları gün öldürüldüm ben! 

-Hayvani bir çocuk tecavüzüne "küçüğün rızası vardı" Dendiği gün öldürüldüm. 

-49 çocuğun iğrenç bir şekilde tecavüz edildiği vakıfta yaşanan iğrençlik için "Bir kereden bir şey olmaz" Denildiği gün öldürüldüm. 

-Bu ülkede akademik eğitimini almış, liyakat sahibi, üniversite mezunları iş bulamazlarken para ile ilkokul diploması alanlar milletvekili oldukları gün öldürüldüm. 

-LGBT karşıtıyız derken çocuk pornografisinin, sapkınlığının önüne geçilemediği gün öldürüldüm. 

-Bak Ekrem Amca; "Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte..." Demiş üstadın birisi...

Ve ben adaletin, merhametin, vicdanın, hukukun, hakkın rant uğruna katledildiği, insanlık şarkısının bittiği gün öldürüldüm. 

-Ben, siz büyüklerin çıkar kavgasında para, makam, kariyer, ideolojik kavagalarında cehennemden beter bir dünya yarattığınız gün öldürüldüm. 

Biten sadece tevazu, incelik ve şarkı değildi Ekrem Amca. Sevgiyi, aşkı, dostluğu, kardeşliği, akrabalığı, vefayı bitirdiğiniz gün öldürüldüm. 

-Yarattığınız bu kirli dünyada bir ben miyim öldürülen? Her gün tecavüze uğrayan, satılan, organları çalınan onlarca masum çocuğa dair duyarsız kaldığınız gün öldürüldüm, öldük ve ölmeye devam ediyoruz. 

Bir ah çekti derinden. Birkaç saniye sustu ve benim gibi gecenin karanlığını izledi. Sonra:
-Beni vahşice katletmek de yetmedi size. Küçük bir bedenimi bir poşetin içine koyup suyun altında çürümeye bırakmak da... 

Öldüm de bitmedi acım. Ne istiyorsunuz küçük bedenim ve bir avuç topraktan ibaret mezarımdan? 

Çocuk oyunlarımdan ibaret tertemiz anılarımdan ne istiyorsunuz? 
Ne yani; benim üzerimden mi bitecek pahalılık? 

Onlarca yıldır çirkin tezgahların yurdu olan köyüm aklanacak mı? 

Dolar, euro düşecek mi? 

Artık lağım çukuruna dönen eğitim sistemi düzelecek mi Narin sosyal medyada konuşuldukça?

Çoklu maaş rezaleti bitecek mi? 

İsraf, yolsuzluk, vurgun ile zengin olanlar bitecek mi? 

Ne yani, benim ölümümü gündem yapmak biten tarım ve hayvancılığı geri mi getirecek? 

Madde bağımlılığı ilkokul çağına düşmüş. Benim ölümüm son verecek mi uyuşturucu ticaretine? 

Yapmayın Ekrem Amca yapmayın! Timsah gözyaşlarınızı silin ve beni rahat bırakın artık. 
Beni bir veya birkaç kişi değil korkaklığınız, para hırsınız, sapkınlığınız öldürdü. Beni siz öldürdünüz... 

Narin konuştukça uçları zehirli oklar saplandı göğsüme. Gökyüzünden ateş yağdı geceye. Sustum ve sadece utandım. 

Kim demiş ağrımayan tek organ kalptir diye? Kalbim ağrıdı dün gece. 

MASUM DEĞİLİZ! 

Gerçek şu ki masum değiliz hiç birimiz... 

Adaletin, sevginin, vefanın, vicdanın bittiği kirli, acımasız bir dünya yarattık el birliği ile. 

Anne baba evladı, evlat anne babayı satar oldu çıkar için. Tüm değer yargılarımızı hırslarımıza kurban ettik. 

Vahşice katledilen Küçük Narin'in mezarı TikTok fenomenlerine, sosyal medyaya, basına reyting artık, lanet olsun. 

ÇİRKİN KIZIM! 

Ve evet; ruhunun çirkinliği yüzüne vuran çirkin kızım; yerel basın olarak başta ben kendi öz eleştirimizi yapabiliriz. 

Yerel basın olarak tonla hatalarımız da olabilir ama henüz iş adamlarına gidip orasını burasını elleten, borç para isteyen sonra da borcu vermemek, daha fazla koparmak için şantaj yapan ahlaksız bir kadından ahlak, dürüstlük dersi alacak kadar düşmedik daha. 

Kabul et artık. Bu şehrin siyasetine, basınına, kültürüne, sporuna, yerel yönetimlerine, tarihine zerre katkı verecek bir bok bildiğin yok. 

Sıkışınca kadın ve vatandaş sıfatlarının altına gizlenmek de bu terbiyesizliklerini örtmez. 
Öyle sosyal medyadan iftira atarım, sonra gelsin paralar dönemi bitti çirkin kızım. 
Seni fonlanan iş adamlarını da tanıyorum, siyasileri de. Emin ol hepinizi rezil edecek bilgi ve belge var bende. 

Benden uzak dur çirkin kızım. Feleğin şaşar kalemime düştüğün an ve sokağa çıkamaz hale gelirsin. 

Şimdilik bu kadar ama zorlarsan kimlere şantaj yaptığını da kimlerin seni birilerinin üzerine kaç kuruşa saldığını da belge ile açıklarım. 

KALBİM AĞRIYOR! 

Evet, kalbim ağrıyor resmen. Narinler ölürken suskun kalan dilimden utanıyorum. 
Ey rüyalarımda neşteri göğsümün ortasına vuran gizemli doktor. Gel arkadaşım gel. Korkağım ben. Benim yapamadığımı sen yap da sök bu işe yaramaz kalbi yerinden. 
İnsan olamadıktan sonra kan pompasının ne yararı var?
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.