Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

AMAN HA SALİH VALİM!

20 Mayıs 2022 - 20:03 - Güncelleme: 20 Mayıs 2022 - 23:47

''Ben giderim adım kalır,
 Dostlar beni hatırlarsın.
 Düğün olur bayram gelir,
 Dostlar beni hatırlasın.''

Kaymakamlık, Vali yardımcılığı, İl Özel İdare Genel Sekreterliği ve nihayet vali olarak 18 yıl görev aldığı; şehir insanının sosyal medyadaki sevgi gösterilerinden yüreklerinde taht kurduğunu anladığımız Sivas'a merhum büyük ozanımız Aşık Veysel'in aynı adlı eseriyle veda etti, Şanlıurfa'mızın yeni valisi Sn. Salih Ayhan...

Elbetteki kendisinin adının geçtiği ve dilerim ki bundan sonra kendinden kaynaklanan güzellikleri kaleme alacağımız ilk makalemize başlarken:

Sn. Valim;
Medeniyetlerin beşiği, tarihin sıfır noktası, türkülerin başkenti Şanlıurfamıza hoş geldiniz diyor; bir önceki valimiz Abdullah Erin'in 5 yıl boyunca alınteri ile, emekle, uykusundan, ailesinden, bedeninden, yaşamından zamanlar çalarak oturttuğu devlet halk bütünleşmesinin, karşılıklı ve güvene dayalı sevginin, umudun nezdinizde devamının hatta artacağı aydınlık yarınlar umuduyla kalbi başarılar diliyorum.

Evet, Sn. Valim;
Bakmayın siz türkülerimizin, Türk sanat musikisinin, ezgilerimiz ve deyişlerimizin altı boş, copyface, dımtıs müziklerle adeta yok ediliyor olmasına. Bu halk, bu ülke insanı yüz yıllardır özünü türkülerine nakşetmiş, Halk ve Türk Sanat musikisi ile anlatmıştır aşkını, meramını, acısını, sevincini, umudunu, kavgasını. Dolayısı ile şehrimize türkülere gönül vermiş bir valinin atanmış olması elbette başlı başına bir umudun doğuşudur. Zira, ''Nerede saz çalan, türkü söyleyen birisini görürseni; korkmayın, yanına oturun. Çünkü türkü söyleyen, saz çalanlardan zarar, kötülük gelmez...'' demiş büyklerimiz.

18 yıl görev aldığı ve adeta etle tırnak gibi bir olduğu bir şehre (Sivas) türkülerle veda eden bir insanı elbette türkü yüreklidir deyi heyecanla bekleriz.

Şehri Sivas'ın ülke halk müziğine büyük katkılar veren çok değerli ozanlarını, bağlama virtiözü sanatçılarını bildiğimiz gibi, o ozanların türkülerine gönül vermiş herbir kişinin yüreğinde sevgi, saygı, adalet, eşitlik, hak, hukuk, vicdan taşıdığınıda bilir veya öyle umut ederiz.

Sn. Valim; 
Mutlaka başta büyük Gazelhan merhum Kazancı Bedih olmak üzere; Tenekeci Mahmut, Abdullah Balak, Mehmet Özbek, İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses, Seyyal Taner, Ferhat Göçer ve sayısız değerli ses sanatçısı, bestekar çıkarmış şehrime hoş geldiniz diyorum. Diyorum ki, bir büyük türkü diyarından bir büyük türküler diyarına geldiniz. Müsterih olun; Şanlıurfa Halkı, Aşık Veysellerin türkülerine gönül vermiş, türkü yürekli insanlara, misafirlerine hele de kendilerine hizmet eden, emek verenlere hakettiği sevgi ve değeri ziyadesiyle vermiş, bağrına basmıştır.

ERİN MÜTEVAZI İDİ...

Evet Sn. Valim; 5 yıl boyunca şehrimize büyük değer katan Sn. Abdullah Erin gelirken olduğu gibi, giderken de şanına, duruşuna yaraşır bir hoşluk, sadelik ile veda etti.

Bilirim ki, arzu etseydi tıpkı Sivas'ta size, tıpkı Diyarbakır'da, Çankırı da ayrılan valilerimize insan seli halinde unutulmaz bir veda seramonisi hazırlanabilirdi ama Erin gidişi ile değil; 5 yıl boyunca bu şehrin her bir sokağına, mahallesine, köyüne, ilçesine bıraktığı değerleri ile anılmayı seçti. Giderken bile mütevazılığı ile adeta ders verdi futbol, gece hayatı, oyunlar, Tiktok, sosyal medya bağımlısı Z kuşağının gençlerine. Öyle ya; Sn. Valim; mesele sadece okul, yurt, kampüs, hastane yapmak değildir bir şehre. Mesele yeni filizlenen nesillere on yıllarca yol gösterecek davranışları şehrin ve halkın gönül meydanına devasa bir heykel gibi bırakmaktır.

Arumuz, dileğimiz ve inancımız odur ki; Salih Ayhan Valimizde giderken bizlere yarınlar adına sayısız umut ve yolumuza ışık tutacak örnek kişiliğinin eserlerini bıraksın.

Elbette henüz ilk makalemizde şehrimize dair sorunları kaleme alarak başınızı ağrıtmayacağım Sn. Valim zira ve eğer ve maalesef ve acı gerçeğimiz olan o hoş geldin ziyaretlerinden fırsat buldukça, zaten siz de tespit edeceksiniz sorunları... Kaldı ki şehrin eğitim, sağlık, enerji, tefecilik, mülteci sorunu başta olmak üzere acil çözüm bekleyen sorunlarının var olduğunu görmek için müneccim olmaya ve öyle uzun uzadıya araştırmaya gerek yoktur.

AMAN SALİH VALİM!

Aman diyeyim Salih Valim; bizim şehir üzerinde barındırdığı güzelliklerin arasına serpilmiş nahoş bazı davranışları da barındırır üzgünüm...

Bizde yellahçılık çoktur, üzgünüm...

Bizde şehre gelen valiyi siyasete sokma veya alet etme operasyonları bitmez, üzgünüm...

Bizde riyakarlık adeta bataklık çiçeği misali açmış ve zehirli sarmaşık gibi şehri hapsetmiştir, üzgünüm.

Bizde birbirini valiye şikayet etmeyi adamlık sanmak çoktur, üzgünüm...
Bizde iftira ile algı yaratmak çoktur, üzgünüm...

Şehrin valisinden imtiyazlar koparmak için en yakınını veya muhalifini iftira ile, algı operasyonu ile alaşağı etmek çoktur, üzgünüm.

Bizde, kendi insanını vicdan, sevgi, merhamet, hak, hukuk, adalet terazisinde hafif tartarken, yabancıyı ağır tartıp kilo kilo, ton ton bağrına basarken aslında o yabancıyı yanlış yönlendirmek ustalığı vardır, üzgünüm.

Bizde temsil ettiğini, ağası, kanaat önderi olduğunu iddia ettiği kesime zerre faydası olmamış; bilakis o kitle üzerinden size gelip nemalanmak isteyecek sözde ağa sözde kanaat önderi çoktur bilesiniz.

Bizde ''Külliye de derin dostluklarım var, Sn. Cumhurbaşkanı beni çoook sever...'' deyi size markaj uygulayacak siyasetçi çoktur, çok üzgünüm.

Bizde kan davalarından oluk oluk acılar, ölümler akarken; size gelip başta yeğenlerine, evladına sonra da para karılığında birilerine silah ruhsatı isteyecek adam çoktur, üzgünüm.

Bizde sizinle geçmişten bir merhaba veya çekilecek bir fotoğraf karesi üzerinden şehrin kurumlarına ''Vali yakın dostumdur, kankamdır ha!'' diye başlayan cümlelerle kendisine imtiyaz peşinde koşacak gazeteci, siyasetçi, bürokrat çoktur, üzgünüm.

Hatta siz daha şehre ayak basmadan sözde bir gazetecimiz bu algıya başladı bile, üzgünüm ama bilesiniz...

Bizde birbirimizin kuyusunu kazmak, isotizm (yakın zamanda ne demek olduğunu öğreneceksiniz mutlaka) çoktur, üzgünüm.

Bizde, suç oranını yükseltenler arasında bazı siyasilerin evlatları, yeğenleri kaçakçılık, ihale vurgunluğu, torpil ve nepotizm ile katkı verirler ama Sn. Valim; bir ekmek çaldığı için hapse girerken fakirim, bu adamlar ellerini kollarını sallarlar, üzgünüm...

Yani Sn. Valim; bilin derim bunları... Bilin ki; bunların kökünü kazıdığınıza tanıklık edip, türküler eşliğinde varlığınızın şehrimize eserlerini savuralım.

Az buçuk bağlama çalmışlığım hatta türkü söylemişliğim de vardır benim Sn. Valim... Siz sevgi, adalet, hak, hukuk ve eşitlik ile boy verin, türküleri çalmakta, savurmakta benden olsun.

BEN KİMİM?

Gerçi ve hatta belki kulağınıza fısıldamışlardır bu DELİ ÇOBAN'ı. Yılda en z 45-50 kez ifade veren, lakabı gibi az biraz deli, haksızlığı kabul etmeden, doğruları kaleme alırken istisnasız düzenli tehditler, hak gaspları, yargı üzerinden baskılarla yaşamaya alışmış hatta bunu sevmiş adamın birisiyim...

Sizi kendimize, türkülerimize, vicdanlarımıza, adalet anlayışımıza, kardeşliğimize rehber ve örnek ettiğimiz coğrafyamızın son aristokratı, büyük alim ve değeri Sn. Mehmet Kasım Gülpınarın asaleti ve temizliği ile selamlıyorum.

Hoş geldiniz Sn. Valim.
Hoş gideceğiniz ve giderken bırakacağınız eserleri gururla kaleme alacağımız yarınlar dileği ile....

Kendi adıma "Neylersin Sn. Valim; bunca kirlenmişliğe ancak Sn. Gülpınar'ı örnek alıp umudumuza güneş ederek..." karşı durabiliyoruz. 

Hürmetle... 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.