Agatha Christie'nin korku, vahşet, dehşet dolu her bir romanı edebi birer şaheserdir benim için. Okurken bile tüylerinizin diken diken olduğunu hisseder, asla son sayfaya gelene kadar katilin kim olduğunu tahmin bile demezsiniz. Ancak, hem aynı adlı romandan uyarlanan mini dizisini izlediğim hem kitabın kendisini okuduğum 10 KİŞİYDİLER'in bende yeri bir başkadır ve bu aralar bana memleketim Şanlıurfa'yı anlatıyor...
Kitapta U.N Orwen adında gizemli adamın birer mektupla bir adaya davet ettiği aralarında emekli doktor, yargıç, general, çocuk bakıcısı, hizmetçi, eski polisinde bulunduğu 10 kişinin ıssız bir adada bir bir cinayete kurban gitmesini işleyen bu eser ile Şanlıurfa ne alaka diyenlerinizi duyar gibiyim ama önce o ıssız adamızda neler oluyor anlatmak isterim.
Para kazanmak için adaya gelen on kişi, sürpriz bir ses kaydı ile karşılaşır. Ses kaydında adanın yeni sakinlerinin geçmişlerinde işledikleri ve bir şekilde aklandıkları veya kimselerin bilmediği cinayetler anlatılmaktadır. Konuklar şoktadır ve o şok geçmeden tek tek gizemli bir şekilde öldürülmeye başlarlar. Her satırı veya her sahnesinde katil tahmininiz değişir.
9.Kurban kendi kendini asarken katilin aslında kendine öldürüldü süsü veren yargıç olduğunu öğrenirsiniz ki, yargıçta eski bir katildir ve son kurşunu kendine sıkar. Yargıcın mektubunda ise kendisinin çocukluğundan beridir öldürmeye olan yatkınlığının yanı sıra kurbanlarının birer suçlu olduğu notu vardır. Yargıç kendine adil katil demektedir yani.
Hah, işte Urfa'da fakir fukaranın ekmeğine kurşun sıkan bazı mahluklar da adil görünümlü birer yargıçtırlar benim için.
Kurbanlarını kimsesiz, yetim, yoksullardan seçerler. Tıpkı yargıç gibi sahip oldukları makamı da ihale vurgunlarına, iş takipçiliğine, kaçakçılığa, arazi vurgunlarına, nepotizme kalkan yaparlar ki kimse gerçek yüzlerini görmesin.
Gelelim Şanlıurfa ve Agatha Cristienin 10 kişiydiler romanı arasındaki benzerliklere. Şanlıurfa'da belki 10 kişi değil ama güzel dinimiz İslamiyet'i paravan olarak kullanıp fakir fukaranın ekmeğini çalan acımasız, vicdansız, merhametsiz, hırsız, alçak bir grup var. Bunların bazıları kardeşler ve bazı siyasi partileri adeta aile şirketi haline getirmiş durumdadırlar.
Benim nazarımda fakirden, tüyü bitmemiş yetimden çalınan her bir lokma kusursuz birer cinayettir. Emek gaspı cinayeti...
Sahi, borcunu ödeyemediği için canına kıyanlar, ilaç alamadığı için ölenler veya iş bulmak için mevsimlik işçi olup trafik kazalarında can verenlerin katilleri bu şehirdeki tüm ihaleleri kendilerine alan, kurumlara kendi akrabalarını atayan, sigara, silah kaçakçısı ve özellikle Ak Parti'nin mücadele ettiği FETÖ yapılanmasının gerçek FETÖCÜ'lerini koruyanlar değil mi?
Evet, evine ekmek götüremeyen her babanın yüreğinde, çocuklarına bir tas çorba koyamayan annenin gözlerinin ferinden, hayalleri yıkılan evlatlarımızın gençliğinden çalınan her yaşama sevinci birer cinayet değil mi?
Fake sayfa ile şehrin iktidar partisine saldıran veya saldırtanların iktidarın sağladığı bazı makamlara gelmek için ahlaksızca video algısı yarattığı, sonra makama gelip teberru bile ödemeden milyonluk arazilere petrol ruhsatı aldığı iddiası benim için kusursuz bir cinayettir.
Şanlıurfa'da yoksul halkın ekmeğine, sofrasına, emeğine her gün acımasızca kurşun sıkan ekmek katilleri var evet. Bir avuçlar ve hepsi de birbirinden azılı hırsız, acımasızdırlar.
Agatha'nın romanının aksine o katiller değil, ekmeği, umudu, işi çalınan masum vatandaş tek tek ölürken, hırsızlar hastane, petrol ofisi, şirket sahibi oluyorlar...
Yüzleri hiç kızarmıyor bunların. Her cuma camilere gidip namaz kılarlar. Konuşurlarken dürüsttürler ama şehrin en karanlık ruhlu kişileri olduklarını, kurban olsunlar ve maalesef güzel dinimizi istismar ederek örterler.
Katil değilim elbette...
Bunları bir adaya toplayıp suçlarını itiraf ettirerek öç almaya da niyetim yok...
Ama şeref sözüm olsun ki, hepsinin gerçek yüzlerini kamuoyuna açıklayana kadar mücadele etmeye devam edeceğim.
Konuya şehrin gündemini değiştiren petrol ofisi imarıyla başlayacağım az kaldı...
Seni uyanık seni!
17 milyonluk batarını 1 kuruş teberru bile ödemeden 50 milyonluk arazide petrol satış noktası açarak kapatacaksın öyle mi?
Adada şimdilik kral olabilirsin ama ama o adada yalnız değilsin zira suçluları kalemi ile rezil eden ben varım karşında ustaaa....
FACEBOOK YORUMLAR