ÇOCUK MOCUK İŞİ DEĞİL BU!
ÇOCUK MOCUK İŞİ DEĞİL BU!!
Zamanın birinde padişahın birinin çocuğu olmazmış. Padişah ve eşi çocuk hasretiyle yanar dönermiş. Onca Servet dünya malına rağmen çocuk eksikliği hayatlarında büyük bir eksik olarak hissedilmiş. Sürekli moralsiz ve dalgın bir şekilde dönüp dolaşırken bahçede bahçıvanla karşılaşmış. Bahçivan üstündeki eski kıyafetiyle kocaman nasırlı elleriyle bile ıslık çala çala işini çok mutlu bir şekilde yaparmış.
Padişah ona yaklaşıp ey gariban: “bunca yorgunluğa bunca yoksulluğa inat sende olan bu mutluluğun sebebini öğrensem”sende olup bende olmayan ne demiş. Bahçivan padişahı süzdükten sonra efendim demiş. Bizim evde bir altın topaç var. Burdan çıkınca eve gider yuvamızda ben ve hanım sürekli onunla oynar. Bütün sıkıntılarımızı unutur mutlu oluruz demiş.
Padişah bütün mesele altın bir topaçsa bundan kolayı ne der ve derhal altın bir topaç yaptırmış. İstirahate çekilince o ve hanımı topaçı birbirine bir kaç defa attıktan sonra sıkılmış ve topaçı duvara fırlatmışlar. Sabah bahçede gezinirken bahçivanla karşılaşmış. Durumu anlatınca bahçivan gülümseyerek, efendim altın topaçtan kastım
Küçük çocuğumuz eve gidince onunla oynar dünyanın bütün sıkıntılarını unuturuz demiş.
Her ne kadar hikaye olsada çocuklarımız bu dünyada gerçekten parayla ve varlıkla elde edilemeyecek Allah’ın mucizeleridir. Onların doğuşundan büyüme sürecine kadar biz ebeveynler olarak maddi manevi olarak bütün fedakarlıklarımızı onlar için yaparız. Onları üzmemek için canımızı yakar onlar için bazı şeyleri görmemezlikten gelmeyi öğreniriz. Eğitimli bireyler olmaları için maddi olarak ağır külfetleri üstleniriz. Peki acaba! Çocuklarımız bizim dışımızdaki ortamlarda nasıl karşılanıyor.
Biz çocuklarımıza seslerimizi yükseltemezken yüzlerini asık gördüğümüzde canımız yanarken çocuklarımızın okul çevrelerinde çeteleşen Kişiler ve şahıslar tarafından tehdit edildiğini kendilerince belli okulları kendi aralarında paylaştırıp bizim kıyamadıklarımızın bıçaklarla tehdit edildiğini haraca bağlandığını ve psikolojik olarak çocuklara ağır baskı yapıldığını söylesem herhalde abartmış olmam.
Şanlıurfa gibi Türkiye’nin feodal sisteminin en ağır işlediği bir şehirde bunlar yapılıyorsa metropol illerdeki gençlerimizin vay haline! Bunlar yakın zamanda yakın çevremden insanların karıştığı ve sadece direk muhattap olduğum olaydan sadece biri acaba daha okul önlerinde çocuklarımızı daha nasıl tehlikeler bekliyor. Üstelik bu pislikleri bu çete bozuntularını idare eden kişilerin aileleride siyasi kimliklerinin arkasına sığınarak bu kişilerin yaptığı her olaydan sonra bu kişileri adli mercilerde savunmak için direk temas kuran kişilerden oluşuyor.
Burdan isim vermeyecem ama kısa bir süre önce bu çete bozuntusunun 17 yaşlarında 3 tane genci Karaköprü ilçesinde bir parkta bıçakladığını ve bu gençlerden birinin ağır bir şekilde yaralandığını, bu gencin ailesinin uzun takip sürecinden sonra bu çakalları idare eden il başkanının oğlunu iyi bir dayaktan geçirdiğini ve ondan şikayetçi olduğunu ve çocuğun şuan tutuklu olduğunu ve çocuğun babasının olayı farklı lanse ederek mağdur rolü oynadığını duydum..
Ülkemiz Tabiki bir hukuk devletidir. Kaba kuvvetin hiç bir şekilde tasvip etmediğimi özellikle belirtmek isterim. Yalnız eğer siyasi kimlik bu karanlık kişiler için kullanılırsa vallahi onları döven kardeşleriminde ellerine sağlık derim.
ÇÜNKÜ BU İŞ ÇOCUK MOCUK İŞİ DEĞİL DİYORUM.
Kalın sağlıcakla.