AŞK-I PERVANE!
AŞK-I PERVANE
Bu gece aşk zuhur etti kalbime birden bire şevk ile mutlak sevgiliyi andım yine..
Bir ışık gibi sardı bedenimi ve can oldu canıma, canan oldu cananıma..
Birden bire bir iştirak, bir iştirak eyledi Aşk-ı Mutlak..
Misal aleminde bir ses geldi gayb dan; Sultan-ı Aşıkîn denildi.
Sordum:
"Bu nedir Ey Aşık-î Dildare?
Neyh eyledi Aşıkların Sultanı, sensin ey Can-ı Mazhar olan Nur-u Efşan..
Dedim ki; bendeki aşk ve nur Canan dan zuhur etti bana..
Eyledim ondan Aşk-ı Bekâ ayna oldu suretime yansıttı beni bana, onu bana..
Cevaben bana dedi ki; "sen o sun, o da sen.."
Buna mukabil istidar eyledim, şevk ile coştum firaka geldim.
Bir mukabelede bulundum:
"Can da O, Canan da ben isem.. Canda da can oldum, Cananda da can oldum."
Vecd ile birden bire dilimden dökülü verdi:
"Can olayım Canana, Canan Can olsun bana.
Canan olayım Canıma, Canım Can olsun bana."
Aşk ile bir anda dile gelen kalemim vecd halinde Aşk'a gelerek elimden sıyrılı verdi. İntizar ile Can ile pervane olan Maşuk'a..
Fuzuliden kendini aldı, saldı aşk deryasına..
"Benden Mecnun'dan füzûn aşıklık istidatı var.
Aşık-ı sadık benim Mecnun'un ancak adı var."
Pervane misali aşkın ateşiyle dönüp durmak da var bilirsin..
Sonra; Gedai den şu mısralar dökülü verdi dilimden:
"Ey sâkî, aşkın oduna yandıkça yandım, bir su ver;
Parmağım aşkın balına bandıkça bandım, bir su ver."
Aşkın; kaf dağının ardında saklı anka kuşu misali..
Maksûd-î