3. DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU!

Maksûd-i
ABONE OL

3. DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU

Olası bir 3 Dünya savaşı'na doğru giderken gerçekleşen olayların seyrine bakdığımız zaman. Yaklaşık 2 ay öncesine kadar Çin'in Tayland üzerinde 21 adet uçağını uçurması ve gerilime sebep olması diğer yandan Hint okyanusu'nda İngiltere ait Kraliçe Elizabeth adı altındaki Savaş gemisine taciz ateşinde bulunması öte yandan baktığımız zaman da ABD'nin f35 savaş uçağının Hint okyanusu'na düşmesi ve Çin'in buna müdahale etme durumunun olması ciddi bir dünya krizine sebep olmuştur. Tabii ki 3. Dünya savaşı'na giderken bir yandan şunu söylemek gerekir ki ABD ve Rusya için apaçık bir tehdidin oluşması gerekiyordu. Dolayısıyla öncelikle Ukrayna'nın NATO'ya üye olması yönünde bir baskı oluşturan ABD'nin, Rusya'nın ise bu oluşan baskı sonucuna karşı bir hamlede bulunması Ukrayna'nın kat'î bir suretle Ukrayna'nın NATO'ya üye olmasını engellemeye çalışması ve bu doğrultuda önce Belarus olmak üzere Ukrayna'nın hem kuzeyden hem doğudan ve bir yandan da karadeniz'den kuşatarak bir abluka altına almasına zemin hazırladı. 

Nihayetinde şunu söylemek gerekir ki, öncelikle Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna'nın yanında olduğunu Ukrayna'ya karşı yapılan herhangi bir müdahalede Rusya'ya ciddi bir yaptırımın olacağı ve gerekirse askeri bir müdahalede bulunacağını açıklamaları gelmişti. Fakat anlaşılan o ki Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunu işgal etmeye başlaması hatta askeri müdahale düzeyine geçmesi, bu yandan sadece ve sadece ABD'nin maddi açıdan ve ticari anlaşmalar açısından Rusya yaptırım yapacağını açıklaması herhangi bir askeri müdahalede bulunmayacağını söylemesi Rusya'nın Ukrayna'yı işgal yönünde tabii ki iştahını kabartmış durumda. 

Aslında tüm bu yaşananların ardından akla şöyle bir soru gelmiyor değil. 
Acaba Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya kendi aralarında gizli bir anlaşma mı imzaladı?  
Böyle bir anlaşma olabilir mi? 
Tabii ki olabilir.
ABD başkanı Joe Biden'ın dün gecedeki açıklamalarına baktığımızda hiç bir şekilde askeri müdahalede bulunmayacağını diğer yandan Macaristan'ın NATO birliği'nde olmasına rağmen Ukrayna'ya asla ve asla asker göndermeyeceğini açıklaması yukarıda da  sormuş olduğum sorularıda akla getirmiyor değil. 

Bu durumda Ukrayna'nın sadece sığınabileceği tek bir durum söz konusu o da Türkiye.  Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna yapmış olduğu askeri bir müdahalenin asla ve asla kabul edilemez olduğunu açıklamasını yapması. Şuana kadar yapılan en sert açıklama olması Türkiye'nin bu tutumu Rusya ilişkilerini ne derece etkiler sorusunu akla getiriyor. Bunu özetle şöyle açıklayabiliriz; 24 Kasım 2015 tarihinde Rusya Hava Kuvvetleri'ne ait Suhoy Su-24 tipi uçağın sınır ihlali gerçekleştirmesinden dolayı Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi olayına baktığımız zaman bu olayın bir savaş sebebi olmasına rağmen Rusya tarafından ciddi bir kriz yaşanmadığını söyleyebiliriz. 2015 yılında yaşanan bu olay ve ardından 2020 Şubat ayında Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna ziyaretinde yapmış oldu açıklamada; "Rusya'nın Kırımı ilhak ettimesini tanımadığını ve Kırım'ın Ukrayna'nın bir parçası" olduğunu söylemişti. Ancak Rusya'nın bu bağlamda, 27 Şubat itibariyle saat 1 gibi İdlib'in güneyindeki bazı mevzilerden İdlib'in üzerinde harekat icra eden Suriye Ordusu'na ait SU-22 ve 25 uçaklarına ve Rus Ordusu'na ait SU-34 uçaklarına hava savunma füzeleri ile Rus kaynaklarına göre yaklaşık 15 tane taciz olduğu ve 36 askerimizi şehit verdiğimizi de unutmamak gerekir. 

Diğer yandan Ukrayna ve Rusya krizin başlangıcından itibaren 2 ay içersinde geçen süreye baktığımız zaman dünya enerji piyasasında  Brent Petrol fiyatının 69 dolardan 109 dolar seviyesine çıkması yaklaşık olarak Brent Petrol fiyatının 40 dolar atmasına sebep olmuştur. Bu da Dünya dünya enerji piyasasında ciddi bir soruna sebep olacağını gösteriyor.. 

Evet daha önceki yazımda da bahsetmiştim dünya üç başlı kutuplaşmaya doğru gitti.. ABD, RUSYA ve TÜRKİYE. 

Türkiye'nin bu süreçte yaptıklarına bakalım maddeler halinde: 

1- Doğuda Azarbaycan, Kazakistan ve Tacikistan, Güneydoğu da Pakistan ve Afganistan, Kuzeyde Ukrayna ve Mekadonya, Batıda Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova ve Macaristan, son olarak güneyde Libya, Tunus, Lübnan İşbilirliği içersinde olması. 

2- Son zamanlarda Katar, Suudi Arabistan ve BAE ile iyi ilişkiler de bulunması 

3- Afrika kıtasında ağırlığının artırması askeri ve ticari ilişkiler geliştirmesi. 

4- Kardenizdeki Doğalgaz atağı 

5- Savunma Sanayi de dünya tatihinde görülmemiş yükselişi 

vs.. 

Yukarıdaki analizlere bakıldığında yeni dengeler ve yeni dünya düzeni oldukça stratejik bir hal almış durumda.. 

Üçüncü Dünya Savaşı yakın bir tarihte görmediğimi belirtmek isterim. Bu süreç biraz daha zamana yayılacak gibi.. 

Hulâsa bekleyip görelim. Sonraki adım ne olacak. 

Daha bir çok jeopolitik ve stratejik durumları kaleme alacağım yazılarımın devamı  gelecektir..