YILANLAR URFA'DAN & URFALILAR CEMŞAB'LARDAN ÖCÜNÜ ALMADAN!
Her ne kadar gerçek tarihimizden koparılmış, yalan, yanlış bilgilerle donatılmış olsak ta, bu durum kadim Anadolu topraklarımızın efsane ve mitoloji hikayeleri ile tam bir derya olduğu gerçeğini değiştirmez.
Kimisi dilden dile, kimisi hikaye kitapları ve romanlara konu olan, kimisi de nesilden nesile özgünlüğünü yitirmemiş ezgilerin ilham kaynağı olan sayısız mitolojik kahramanlarımız vardır ve onları günümüzün kahramanlarından ayıran en önemli şey hikayeleri ile insanoğlu için çok önemli mesajlar vermeleridir. Ne yazık ki aşkı, sevdayı, hakkı, hukuku, barışı, kardeşliği, bir ekmeği bine bölmeyi, komşuluğu anlatan öyküleriyle asırlardır kültürümüze yön veren bu kahramanlardan; kapitalizmin tapınma kutusu dediğimiz televizyon ekranlarından evlerimize düşen katil, tacizci, mafyatik, sapkın kahramanların gençlerin rol modelleri olduğu sürece geldik.
Mitolojik kahramanlarımızın aşk acısıyla bezeli ama sevdiğinden, inandığından, kavgasından asla vazgeçmeyen onurlu hikayelerinin yerini; sözde devlet için çekirdek çitler gibi adam öldüren (Kurtlar Vadisi & Polat Alemdar), Sempatik Mafya Babası (Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz) Aşk tarifi amcasının karısını yatağa atmak olan (Aşk-ı Memnu & Behlül) Reel hayatta askere gitmemek için çürük raporu alıp dizi de tek başına 100 terörist öldüren çakma kahramanı ve aile yapısının temelini yerinden bombalayan nice saçma kahramanların gençleri zehirleyen, cinayete, tecavüze, enses ilişkilere, namussuzluğa, hırsızlığa, mafyaya, teröre özendirenlerin hikayeleri aldı.
Gerçek şu ki; günümüzün dizileri geleceğimiz olan gençlerimizin içlerini boşaltan, yalan, yanlış ve kötülükten yana karanlık bir yola düşüren birer felaket zincirinin halkalarıdırlar ama konumuz bugün diziler değil, Anadolu'nun çokça bilinen mitlolojik bir hikayesiyle günümüz Şanlıurfa'sının içine düştüğü aciz durumu anlatmak.
Öncelikle bir zamanlar resimleri duvarlarımızı, halılarımızı süsleyen bu mitolojik hikayenin kahramanını birlikte tanımaya ne dersiniz?
ŞAH-I MERAN!
Halk arasında Şahmeran ismiyle bilinen ve belki de Doğu kültürünün en gizemli efsanesinin kahramanı Şah-ı Maran (Yılanların kraliçesi), vücudunun üst kısmı güzeller güzeli bir kadın, alt kısmı ise yılan olan fantastik bir canlıdır.
Birçok araştırmacıya göre Mersin’in Tarsus ilçesine ait bir efsane olsa da Şahmeran Efsanesi Mardinliler tarafından da sahiplenilmiştir. Efsaneye göre Tarsus’un yeraltı tünellerinde yaşayan binlerce akıllı, şefkatli ve bilge yılan ana kraliçeleri Şahmeran’ın yönetiminde huzurlu bir yaşam sürerler. Ancak bir gün Tarsuslu genç Cemşab bal ararken yılanların yaşadığı dehlizlerde kaybolur. Zaman içinde yılanlar ve Şahmeran’ın güvenini kazanan Cemşab, bu bilge topluluğun inşa ettiği yemyeşil bahçelerde yaşamaya başlar. Ta ki yıllar sonra ailesini özlediği gerekçesiyle evine dönmek isteyene dek…
Ancak yılanların kraliçesi Şahmeran, Cemşab’ı tek bir şartla evine gönderecektir: Cemşab Şahmeran’a yerlerini kimseye söylemeyeceğine dair söz verirse. Ancak işler beklendiği gibi gitmez. Çünkü dışarıya çıkan Cemşab kralın hastalandığını ve ancak Şahmeran’ın etini yerse iyileşeceğini işitir ve vaat edilen ödülün cazibesine kapılarak Şahmeran’ın yerini vezire söyler. Nitekim güvendiği ve yurdunu paylaştığı insandan ihanetlerin en büyüğünü gören Şahmeran öldürülür ve Cemşab kralın sağ kolu olur.
Ayrıca efsaneye göre Şahmeran’ın yılanlarının kraliçelerinin öldürüldüğünü henüz bilmediklerine ve bu kumpası öğrendikleri anda intikam için Tarsus’u istila edeceklerine inanılır...
URFA'NIN CEMŞAB'LARI!
Şöyle birkaç saniye bu hikaye ile günümüz dizilerini kıyaslayınız lütfen. Bir yanda insanoğlunun oldum olası korku ile baktığı yılanların bile mutlu yaşam sürebileceğine bizleri inandıran Şahmeran'ın hazin öyküsü, diğer yandan para için, aşk için, ırkçı bir hastalıkla her gün adam öldürenleri bizlere kahraman gibi yutturan dizlerin senaryoları. Takdir sizin.
Gerçek şu ki mal, mülk, güç, iktidar, para her asrın vazgeçilmez hırs unsurları olmuşlardır ve bunları ele geçirmek için Cemşab'lar hiçbir zaman bitmemiştir. Konu para olunca özünü satan Cemşab'lar tarih boyunca mazlum, masumların baş belaları olmuşlardır. Tıpkı rant uğruna günümüzde Şanlıurfa'yı satan Cemşab'lar gibi...
Şanlıurfa'da Cemşablar mütamadiyen kılık değiştirirler... Yaşları, boyları, renkleri, makamları, durumları, kimlikleri, mevkileri, konumları değişkenlik gösterir. Bukalemun gibi de diyebiliriz aslında.
Mesela 2- 3 bin liralık abonelik hatırına DEDAŞ'ın Şanlıurfa ve bölge halkına ettiği zulmü kaleme alamayan yerel basından kim varsa benim için Cemşab kadar kalleştir!
Mesela harçlık uğruna kalemini bazı siyasilere satan bazı sözde gezteci bozuntularının da Cemşab'lardan farkı yoktur hatta daha da aşağılıktırlar nazarımda!
Mesela siyasi Cemşab'lar vardır ki memleketi sülük gibi emerler. Bazı siyasilerin vurgunlarını şehre hizmet gibi göstermek en belirgin özellikleridir. Günümüz sosyal medyası diliyle trol deniyor bunlara. Hayatları boyunca şerefleri, alın terleri iler evlerine ekmek götürmezler. Ruhlarında memleketi satmak ve memlekete zarar veren ne kadar siyasetçi, bürokrat varsa yalakamak vardır. Böylelikle makam sahibi bile olanlar vardır.
Cemşab'ların kral gibi görüp hizmet ettikleri bazı siyasiler ve bürokratların tüm mesaileri ise yeşilin, bereketli toprakların, tarihin, turizmin, tarım ve hayvancılığın ve dahi müziğin en güzel topraklarını sömürmekle geçer. Onlar birer ağır vicdan, merhamet hastalarıdırlar. Kanser misali ihale vurgunculuğu, sigara ve silah kaçakçılığı, torpil ve nepotizm bataklığı hastalığının pençesindedirler. Tek ilaçları ise Cemşab'ların her gün sofralarına koydukları mazlumların alın terlerini afiyetle mideye indirmektir.
Velhasıl Cemşab'lar ve onların satın aldığı bazı siyasiler yüzünden Urfalıların mutlu yarınlarının Şahmeran'ı katledilmiştir. Tek şansları Urfa halkının henüz ve maalesef Şahmeranlarının katledildiklerinden habersiz olmalarıdır.
Biliyorum, tek başıma koca bir coğrafyanın gerçek hikayesini anlatmam ve bir halkı uyuduğu derin uykudan uyandırmam mümkün değil ama bu umudumdan vazgeçeceğim anlamına gelmez. Çünkü ben, memleketimin esmer alınlı insanlarının bir gün mutlaka sofrasından aşını, yüreğinden umudunu, gençliğini, çocukluğunu, geleceğini çalan Cemşab'ların farkına varacaklarını ve bu düzeni bozacaklarını biliyorum.
CEMŞAB'LARA DİKKAT KIRIKÇI BAŞKAN!
Günümüzün Urfa'sını tarumar eden Cemşablara ille de canlı örnek vermem gerekirse Ak Parti Şanlıurfa İl Başkanlığının çiçeği burnunda başkanı Abdurrahman Kırıkçı'nın etrafını saran ve korkarım ki farkına erkenden varmaz ise siyasi kariyerini erkenden bitirecek olan isimler yeterli olacaktır...
Abdurrahman Kırıkçı, Zeynel Abidin Beyazgül'ün il başkanlığını bırakmasının ardından başkanlık hakkının Beyazgül tarafından gasp edildiği savı ile 3 yıl bugünlere hazırlandı. Bütün Urfa'nın bildiği ve şahitlik ettiği Beyazgül & Kırıkçı çekişmesinin bedelini ödeyen ise çirkin, bel altı bir operasyonla istifa eden Bahattin Yıldız ödedi. (Burası hayli uzun hikaye...)
Memleketin hayırı ve geleceği için deyi ve Allah var ya; şair olması hasebi ile hoş geldin diyerek kucakladığımız Abdurrahman Kırıkçı'nın kısa sürede etrafındaki bazı Cemşab'ar yüzünden kendisine yakışmayan bazı şeylerin içinde kalışını üzülerek izliyorum.
-Ceylanpınar Ak Parti ilçe başkanlığına komple taraf olmak bunun en bariz örneklerinden birisidir. Başkan Abdurraman Kırıkçı'nın Ceylanpınar'da olası bir barışın önündeki bir ismi dayatacağını düşünmek istemiyorum. Zira sık sık dile getirdiği siyasi tecrübesi ile bunun büyük hata olacağının farkındadır ancak bazen oturduğumuz makamlar bazı şeyleri görmemizi engelleyebilir. İşte benim son dönem Kırıkçı başkana eleştrilerim şoför kaza yapmadan yol gösteren dost olma çabamdandır. Ancak görüyorum ki Abdurrahman Başkan aracı ısrar ile uçuruma sürmekte, yanında co-pilot (yardımcı şoför) Cemşab'lar yüzünden aracın sallanmasını dahi görmemektedir.
Ceylanpınar'da ısrarla ilçe başkanı yapılmak istenen Abdulcelil Doğantekin ile şahsi bir sorunum veya dostluğum, hukukum yoktur ama madem ki bana ısrarla gazeteci dediler, siyasetin az çok kenarından yürüyenleri bilirim. Doğantekin Ceylanpınar'ın Ceylanpınar'ile alakası olmayan, bırakın sorun çözücü isim olmayı; bir çay dahi ısmarlamamış esnaflarından birisidir.
Bir ilçe başkanı için gerekli olan dinamizmi, liyakatı ve Ceylanpınar özelinde halk arasında karşılığı olmayan bu değerli kardeşimizi ısrar ile ilçe başkanı yapma girişimi bilinmelidir ki son zamanlarda az çok diyalog kurmaya başlayan Urfa siyasileri arasında yeni bir kutuplaşmanın önünü açacaktır. En önemlisi de Uçar ve Aksak aileleri arasında süren husumetin barışla son bulmasına en büyük engel olacaktır.
ŞAHMERAN ÖLÜR DE ÖLMEYEN KAHRAMANLAR BİTMEZ URFA'DA!
Elbette mitolojik kahramanlarımızın çoğunun hikayeleri hazindir ve çoğu kahramanca ölür ama girdiği savaşta yenilmeyen ve sonsuza değin mutlu mesut yaşadıkları yazılan kahramanlarımız da vardır.
Şanlıurfa'nın içine düştüğü bataklıktan kurtaracak olan 250-300 kadar liyakatli, vizyon sahibi siyasi ve bürokratın dümene geçmesinden ibarettir ve elbette bu sayıyı etrafında toplayacak gerçek bir lider...
Urfalılar bereket şahlarını ödlürüp, şehri yoksullua mahkum eden Cemşab ve krallarından öcünü almadan mı, aldıktan sonra mı bilinmez ama liderler geç te gelse mutlaka gelirler...