URFA AĞIR BİR İŞGAL ALTINDA!
Odaklanılması gereken problem İslam aleminin içinde bulunduğu hezimet ve parçalanmışlık mı yoksa Müslümanlar için önem arzeden bütün kadim şehirler ve öncesinde ilim ve bilim üreten bütün kurumsal formlar küresel sistemin atama usulü diktatoryal feodallerinin yönetimsel tahakkümü altında olması mı?
Şurası gerçek ki Vatikan, Telaviv, Washington, Londra, Moskva, Pekin işgal altında değil ve yeryüzündeki bütün kanlı savaşlar, fitneler ve zulümlerin koordine merkezi olarak bu merkezler etkili ve yetkili...
Peki, bu gerçek deyim yerinde ise kabak gibi ortada iken bu şehirlerin koordine ettiği piyonlar olmak İslam Coğrafyasının çelişkisi değil midir?
Olaya biraz da şöyle bakalım derim: İnsanlık tarihinin doğal olarak bilimin, felsefenin, ilmin, ahlakın, çağdaş medeniyetlerin başlangıç noktası olmaktan, tüm bunları karşıya bırakıp kin, nefret, ırkçılığın yastık, yorgan yapıldığı beşikte uyuma hali nedir?
İtiraf etmeliyiz ki biz Müslümanların geçmişteki kadimlik arz eden Müslüman ilmi ve bilimi ile yoğrulmuş merkezleri zulme karşı koyma etkinliğini yitirmiş durumda.
Büyük alimler yok artık!
Matematik yok!
Felsefe yok!
İlim yok!
Bilim yok!
Adalet yok!
Vicdan yok!
Kendi ellerimizle yarattığımız bunca yokun içinde onların dayattığı varların kan gölünde yüzüyoruz.
Kapitalizmin kanımıza işlediği süreçte sanırım artık ne Selahaddinler ne de Fatihler gelir bu gidişle...
Şarkın sevgili sultanı Sultan Selahaddin Eyyübi'yi ve Garbın sultanı Fatih Sultan Mehmet Han 'ı rahmetle anarken, bugün yaşıyor olsalardı içine düştüğümüz bu cehalet, kin, nefret ve gaflet uykusu karşısında kahırlarından ölürlerdi diye düşünüyorum.
ÇARPITILMIŞ TARİH!
Fatih Sultan Mehmet Han' ı zihnimde bugünler için canlandırdığımda, tarih kitaplarının ellerinden kılıç, fetihten fethe koşan savaşçı yanlarından çok, entelektüel birikimi, vizyonu, ilmi, keskin zekası ile muhtemelen Nobel almış olacaktı.
Tarihimizdeki birçok olay ve kahraman, figürler gibi Sultan Mehmet Han'ı da tam anlamıyla tanımıyoruz. Tıpkı dinimizi tam anlamıyla bilemediğimiz için yaşayamadığımız gibi.
Çağ açıp çağ kapatan İstanbul'un fethinde bile üstü örtülmeye çalışılan o kadar çok gerçek var ki... Bunların çoğunu ülke sinema ve televizyon dizileri için bir milat olan Fetih 1453 Sinema Filmi kamera arkasındaki 3 yıllık çalışmamda gördüm.
Sultan Mehmet'i oynayan Devrim Evin ve Ulubatlı Hasan'ı oynayan İbrahim Çelikkol ile tam 6 ay at binme, kılıç kuşanma ve kullanma eğitimi aldıkları süreçte aynı zamanda Osmanlı Arşivi ve Danimarka'dan getirtilen arşiv niteliğinde belgeleri okuma şansım oldu.
İstanbul Sultan Mehmet ve askerlerinin moral olarak çöktükleri, yemek stoğunun tükenmek üzere olduğu süreçte Diyarbakır'dan desteğe gelen Kürtlerin el vermesi ile fethedildi lakin bizim tarih kitaplarımızda bu olay yer almaz.
Çünkü çarpıtılmış, eksik, zamana, iktidara göre hazırlanan kitaplarımız var.
Mesela kimse Urfa'nın neden Şanlı, Antep'in neden Gazi ve Maraş'ın neden Kahraman ilan edildiğini araştırmıyor.
Bu üç unvanda Fransızların işgale gelişi sırasında değil, anlaşmadan sonra kendi kendilerine çekilmesi sonrasında verildi. Bakmayın siz öyle kahramanlık destanlarına. Fransızlar çekildikten sonra arkalarından sıkılmış birkaç kurşun hikayemizden gayrı mücadele ve muhabere yaşanmadı aslında.
Meselemiz bu değil. Meselemiz İslam Coğrafyasının bugün nasıl bir işgal altında olduğunu anlamaya çalışmak.
URFA İŞGAL ALTINDA!
Fransız işgaline karşı direnemeyen lakin anlaşma ile özgürlüğüne kavuşan Şanlıurfa reel anlamda tarihindeki en ağır işgaline maalesef son 10-15 yılda uğramıştır.
Muhafazakarlık Şanlıurfa için bir inançlar bütününe sadık yaşama biçimi olmaktan öte, siyasi İslam ve dini değerler üzerinden sömürülme işgaline dönüşmüştür.
Kapitlazmin generalleri İngiliz ve Amerikan'ın dünya yayılışı karşısında mücadele etmek yerine, teslimiyetçi, sürü psikokolisinde, sorgulama, algılama, araştırma ve vicdanı değerleri terk etmiş bir Urfa var ile İslam Coğrafyası var artık.
Doğrudur, Yahudi Lobisi ve Haçlı zihniyetinin ayak oyunları coğrafyamızı kan gölüne çevirmiştir lakin bugün Şanlıurfa'da, ülkemizde ve İslami Coğrafyada yaşananların tüm sorumluluğu bize aittir.
Örnek mi?
1- Şanlıurfa tam bir nepotizm işgali altındadır. Dini değerler üzerinden halkı sömürerek makam sahibi olanların büyük çoğunluğunun fakir fukaranın, tüyü bitmemiş yetimin haklarını kendilerine, yakınlarına peşkeş çektiği gerçeğinin Amerikan veya İngiliz kapitalizmi ile ne alakası var?
2- Şanlıurfa, aralarında bazı siyasilerinde olduğu tefecilik işgali altındadır. Bunun Yahudi Lobisi ile ne alakası var?
3- Şanlıurfa her cuma namazı sonrası beytülmal hırsızlığına çağ atlatan bazı hırsızların işgali altındadır. Bunun Ermeni Lobisi ile ne alakası var?
4- Şanlıurfa bugün FETÖCÜ'lerin hala etkin olduğu ve dini değerler üzerinden ihale vurgunu işgali altındadır. Bunun 5 büyük olarak adlandırılan dünya ülkeleriyle ne alakası var?
4- Şanlıurfa bugün bazı belediye başkanlarının, milletvekillerinin, bürokratlarının satın aldığı gazetecilerin, evlatlarının, yeğenlerinin, yakınlarının ihale, kaçakçılık vurgunları işgali altındadır. Bunun komşumuz Yunanistan ile ne alakası var?
4- Şanlıurfa bugün DEDAŞ sömürüsü altındadır. Bunun Fransız işgalci zihniyeti ile ne alakası var?
5- Şanlıurfa bugün makamları üzerinden iş arayan fakir fukara kızlarımızı, kadınlarımızı taciz eden bazı sapık şerefsizler işgali altındadır. Bunun Hristiyanlığın yayılma politikası ile ne alakası var?
6- Şanlıurfa bugün, Şanlıurfalılardan çaldıklarını Metropollerde hastane, resraurant, casino, otel olarak yatırıma dönüştüren, metresleri ile vur patlasın, çal oynasın zevki sefasında bazı kansızların işgali altındadır.
Bunun Rus koninizm anlayışı ile ne alakası var?
7- Şanlıurfa bugün cehaletin, akraba düşmanlığının işlendiği çarpık bir eğitim sistemi işgali altındadır.
Peki, Koministler mi, Yahudi Lobisi mi okumayın, görmeyin, duymayın dedi bize?
Evet, Şanlıurfa İslam Dininin hoşgörüsünün, barışçıl, paylaşımcı, bölüşen, adil yanlarını yerlebir ederek fakir fukaranın sofrasından çaldıklarıyla zenginleşen sahte Müslümanların işgali altındadır.
Konu İslamiyet ve dini değerler ise eğer; bu coğrafyanın en değerli isimlerinin başında gelen M. Kasım Gülpınar'ın değil, beytülmal hırsızlarının, sapkınların, hırsızların çok daha etkin olmasının nedeni ne dış güçler ne Haçlı zihniyeti ne Yahudi Lobisi ne de kominizmdir.
Tek sorumlu Müslüman olmayı cahil kalmakla eş tutan, ilimi, bilimi bırakıp hurafeler, siyasal islamın sömürüsüne karşı farkında olmadan koyun gibi yaşayan bizleriz.
Allahuekber diyenin Allahuekber diyeni kör bıçakla kestiği İslami Coğrafyada temel sorun çağın gerektirdiği gelişime ayak uyduramamak.
Peygamberler Şehri Şanlıurfa'nın sahip olduğu yeraltı, yerüstü onca zenginliğe, bereketli topraklara rağmen yaşadığı yoksulluk halinin tek sorumlusu muhafazakarlık altında yaşanan haksızlıklara karşı dillerini şeytana satma halimiz ve ahlaki, kültürek, ekomomik, siyasal işgalin sömürülerine karşı koyamayacak kadar cahil kalmak, korkak olmak.
Ben, M. Kasım Gülpınar gerçeğini kaleme aldığımda aslında Gülpınar üzerinden işte bu işgale bir savaş açtım...
Zorlu, ağır ve her türlü kahpece saldırılara rağmen sürdürdüğüm bu savaş kendi kendilerine çekilen Fransızlara karşı uydurulan bir kahramanlık destanı değil, hali hazırda memleketimi sömürenlerin acımasızlığıyla tek başıma verdiğim, yaralandıkça ayağa kalkıp cehalete, sömürüye, zulme, hırsızlığa kalemimle kurşun sıktığım gerçek bir savaş.
Çünkü ben bu ağır işgalin bitmesi noktasında Gülpınar'ın şehrin ağabeyi olarak liderliği ele alması ve geçmişine yaraşır bir duruşla mücadele etmesinin en büyük umut olduğuna inananlardanım.
Ekrem Arpak'a duyulan öfkenin altında işte bu işgalden beslenen zihniyetin kaybetme ve kıç korkusu yatıyor.
Evet Urfa işgal altında ve ŞANLI unvanını gerçekten haketmek için M. Kasım Gülpınar'ın liderliğine, vizyonuna, ahlaki değerlerine, entelektüel birikimine ve bendeki cesaretin gıdımının şehre yayılmasına ihtiyacımız var.
Pek tabi Müslüman olmanın aslında ilmi, bilimi bilmek gerektirdiğini hatırlayıp daha çok okumak, dik durmak.
Mesela seçimlerde oy kullanırken aklını, yüreğini kullanıp sandığa vicdanını göndermek. Mesela dillerimizi şeytanın işgalinden kurtarmak gerek.
Urfa benim memleketim ve bedeli hapis, bedeli vurulmak, bedeli hak gaspları, tehditler olsa da ben bu ağır işgallere karşı savaşmaya devam edeceğim
Hani bir türkü var ya: Bakmayın suskunluğuma, bakmayın yorgunluğuma yenilmezim ki der. Aynen o moral motivasyonla çıkmışım er meydanına. Yenilmezim ki.