ULAN BU NASIL MEMLEKET!
"İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır." demiş Furuğ Ferruhzad.
Suskunluğumuz asaletimizdendir gibi beylik laflar da vardır bilirsiniz. Oysaki adalet dediğin, haksızlığın karşısında susmayanların soyunda olur diyenlerdenim.
Bir de fırtına öncesi sessizlikler vardır ki babaooo korkmak gerek...
Birkaç haftadır içine daldığım suskunluğun sebebi asaletimden değil emin olun. Kopmasını ertelediğim fırtınanın şiddetini ayarlarken olup biteni seyretme hallerimdendir.
Tükürdüğümün düzeninde tükürdüğüm iğrençlikleri ve iğrenç tipleri, o tiplerin bu şehri sömürme şekillerini bir bir not ettiğim bir tür geçiş sürecindeyim yani.
Ulan bu nasıl şehir?
Neresinden tutsan elde kalıyor. İki ucu değil, başı, ortası, sonu b*klu bir değnekle dayak yiyerken fakir fukara; ahlaki değerlerin yok oluşunu izliyoruz hep beraber.
Eskiden utanma duygusu vardı. Ar-namus derdik...
Namusunu kadınların iki bacağı arasına sıkıştıran namussuzların her türlü namussuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı yapıp ehli Müslüman geçindiği garip bir hal aldı memleket.
Ülke olarakta çok farkımız yok ya memleketten...
Adına FETÖ Terör Örgütü dedikleri cemaatçi bir yapılanmanın kanlı darbe kalkışmasının üzerinden henüz birkaç yıl geçmişken, sevgili ülkemde gurbetçi öğrencilerimiz cemaatçi yapılanmalara peşkeş çekilen yurtlar yüzünden barınacak yer bulamıyorlar.
49 çocuğun tecavüze uğradığı cemaatçi vakıf başta MEB olmak üzere devlet kurumlarından ihale üstüne ihale alıyor.
254 vatandaşımızı şehit verdiğimiz kanlı kalkışma sonrası başlatılan FETÖ operasyonları ise başlı başına felaket.
Siyasi ayağı yok sayılan, kurmay FETÖCÜ gazetecilerin, ünlülerin, müdürlerin terfi ettiği sesini çıkaramayacak ne kadar masum varsa tüm günahın neredeyse darbeyi kalemle yaptılar denilerek öğretmenlere, doktora, profesöre, savcıya, hakime kesildiği, at izinin it izine karıştığı bir süreç yani.
Türkiye'yi geçin efendim. Urfa'nın kalkışma öncesi ve sonrasındaki FETÖCÜ resmine bakın:
Kripto FETÖCÜ'lerin yerlerini koruduklarını hatta daha fazla makam, para, ihale kazandıklarını gözlemlemek çok zor olmayacaktır.
Düşünebiliyor musunuz; kendisini Pensilvanya' ya götürüp bir nevi siyasete soktuğu Gaziantep FETÖ Ablası olduğu eşini kendi eliyle ihbar iddia edilen bir siyasetçi benim şehrimde ülkenin yargısına, kurum amirlerine, belediyelerine baskı yapıyor.
İşin bu vahim boyutu bir yana, şehir sosyal medya üzerinden birbirine girmiş durumda.
Sahi, geçen yıla kadar hemen hergün Ak Parti'yi, BŞ Belediye Başkanını eleştiren Saadet Partisi il başkanımız bu aralar bayağı bir sessiz. Hatta Saadet Partisi üyesi, Valilik karşısındaki bir yapıda kaçak katı kapınca susan partidaşı gibi neredeyse alkış çalacaklar.
Sosyal medyadan tehditler havada uçuşuyor derken pat tehdit sahibi ya eşini, evladını, yakınını işe koyuyor ya ihaleyi kapıp susuyor
Zavallı ben!
İşe koyacak kimsem ve ihale alacak şirketim de yok. Ama yinede mesela Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat'ı hiç eleştirmemişim. Birkaç makale ile vurayım hani belki doğrudan temindir, imardır hatta ne bileyim birileri gibi ihale komisyonudur bir şeyler koparırım.
Yoksa Eyyübiye Belediye Başkanımıza mı saldırsam?
Metin Baydilli nasıl?
Sahi Suphi Aksoy, Şeref Albayrak, Ayşe Çakmak, Mirkelam, Mehmet Yalçınkaya'ya hiç saldırmamışım. Ekmek çıkar mı acep?
Öyle ya, herkese saldırıyor diyorlardı. De hadi saydığım isimlere ne zaman saldırmışım bir açıklasınlar... Amaaa bundan kelli hepsine saldıracağım ki unvanımı hakedeyim değil mi?
Bana ne haktan, hukuktan, adaletten, sömürüden?
De gel de Urfa'da muhalefet var de...
Viranşehir ilçe başkanı İbrahim Özkan'ı saymazsak, siyasete fırtına gibi giren DEVA Şanlıurfa'da tam bir hayal kırıklığı...
Gelecek Partisi çırpınıyor ama yeterli mi değil.
CHP zaman zaman atak yaparken ülke genelinde oyları artan İyi Parti Şanlıurfa'dan çıt yok.
Ak Parti mi?
Onlar whatssap görselleri, ses kayıtları, videolar, fake sayfalar ile biribirlerine girmişler zaten.
Sonra da tüm suçu ben ve benim gibilerin üzerine yıkmak gibi hünerleri var.
El Profesör meselesi tez konusu olarak okutulmalı bu şehirde.
Hal böyle iken şehrin sağlık, eğitim, ekonomik, DEDAŞ, tarım ve hayvancılık, yol, su, okul, doktor, hastane, işsizlik, tefecilik, ihale vurgunu gibi sorunları hergün biraz daha derinleşiyor.
Ulan bu nasıl memleket diyesi geliyor insanın zira şehir tam bir dedikodu yuvasına dönmüş durumda...
TMO SKANDALI AÇIKLANMALIDIR MESELA!
Aralarında bazı milletvekillerinin, belediye başkanlarının birinci derece akrabalarının olduğu ve 153 milyonluk vurgun gerekçesi ile yapılan operasyonun tüm zanlıları serbest kaldı.
Korkarım sayın Özşavlı vekil TMO vurgununu da bana yükleyecek :)
Öyle ya, benden intikam alacakmış. Hahayt yiğidim benim...
Arkadaş, madem herkes serbest kalacaktı, operasyon neden yapıldı? Yoksa Ceylanpınar'daki silah ve sigara kaçakçılığı gibi üstü mü örtülecek?
Bizi kazıklayanları öğreniverseyidik bari...
Ulan bu nasıl memleket?
Vekili, belediye başkanının kardeşi, gazetecisi, belediye başkanı, il başkan yardımcısı topyekun birleşmişler yargıya baskı yaparak bir sanatçıyı, gazeteciyi hapse attırmaya çalışıyorlar...
Birkaç gazeteciyi de besledikçe besliyorlar.
Dedim ya, fırtına öncesi sessizim sadece. Diyarbakır'da anne yarıma veda ederken veda ettim bu çirkinlikleri görüp sessiz kalanlara.
Döneceğim efendim. Hem de fırtına misali.