TACİZ SKANDALI & MUAVİYE!
Şanlıurfa 2 gündür Siverek'te yaşandığı iddia edilen çocuk tacizi iddialarını ve sonrasında bunu haber yapan Mehmet Yetim'in gözaltına alınmasını konuşuyor.
Daha doğrusu, yine sapla samanı birbirine karıştırdı memleket. Haber nedir, habercilik nedir, çocuk hakları, özel hayata saygı nedir hepsini unuttuk. Maalesef bazı avukat arkadaşlar bile ettikleri yemini unutarak meseleyi hukuki zeminden alıp siyasileştirdiler
NE OLMUŞTU?
Mehmet Yetim kısa süre önce kucağında küçük bir çocuğun olduğu yaşlı bir adamın videosunu paylaşarak 91 yıldır il olma mücadelesi veren Siverek'i adeta tacizciler şehri gibi paylaşmıştı.
Videodaki şahsın küçük kıza cinsel tacizden bulunduğunu iddia ediyordu.
Ne videoda yer alan yaşlı adamın ne de küçük kızın yüzü buğulanmamış halde kamuoyuna sunuldu. Avukatlar dahil kimse çıkıp evrensel hukukta çocuk hakları var, kişi suçu delillerle yargı önünde ispat edilmedikçe masumdur diyemedi.
Elbette Mehmet kardeşimizin gazeteci olarak gözaltına alınması bir yazar olarak beni derinden üzdü. Yıllardır basın özgürlüğünü savunmuş, annesinin taziyesinde, uçakta, evde, ofiste, tatilde, bakanın odasında, TBMM'de gözaltına alınmış birisi olarak tabii ki bir gazetecinin nezarete düşmesinden üzüntü duyarım ama arkadaş bir durun ya...
Taciz edildiği iddia edilen o masum çocuğu bir düşünün. Yıllar geçecek ve o çocukta okula gidecek, aşık olup yuva kuracak. Hangimizin böyle bir video üzerinden o çocuğun geleceğine kara bir leke sürmeye hakkı var?
Diyarbakır'da taciz iddiası ile feci şekilde öldürülen ama sonrasında masum olduğu anlaşılan vakayı tüm ülke ibretle izledik. Bu da mı bize ders olmadı?
Peki, bu videoyu seyreden çocuğun bir yakını alenen yüzü ifşa edilen adama saldırsa, yaralar, Allah korusun canına kast etse ne diyecek Mehmet Yetim?
VALİLİK HATA YAPTI!
Meselenin bu kadar dallanmasında Şanlıurfa Valiliği'nin de büyük hatası var. Çıkıp gözaltı kararının özel hayata saygı ve çocuk haklarına muhalefet nedeniyle alındığını açıklasa kamuoyu bu kadar gaza gelmeyecekti.
Haberci olmak sosyal medya da like almak uğruna önüne gelen videoyu yayınlamak değil arkadaş. Ulan biz kendine parmak attıran adamın, erkek erkeğe yatağa giren tötoşların, iğrenç whatssapp görsellerini dahi yayınlamadık çünkü bir gazeteci önce özel hayata saygı duyacak.
Mehmet Yetim kardeşimizin böyle bir videonun toplumda infiale neden olacağını bilmesi gerekirdi. Bu videonun o çocuk ve ailesini belki de masum olan şüphelinin hayatını alt üst edeceğini bilmeliydi.
Habercilik düşünebilme yetisi gerektirir.
EMİN YETİM NE ALAKA?
Mehmet Yetim kardeşimize geçmiş olsun. Dilerim bir an önce özgürlüğüne kavuşur ama adli bir vakayı "soyadım YETİM olduğu için..." Diye başlayan sözlerle kamuoyunda haklı olduğunu savunmak doğru değil hatta büyük bir tehlikedir.
Böyle bir savunma daha birkaç gün önce İYİ Parti GİK'e seçilen, siyasi anlamda gelecekte çok şey beklediğimiz Emin Yetim'i devlet, yargı, emniyet ve valilik ile karşı karşıya getirmektir ki buna kimsenin hakkı yok.
SAMİMİYET!
Bakıyorum da Şanlıurfa'da Mehmet Yetim'in gözaltına alınmasına büyük bir tepki var sosyal medyada.
Basın özgürlüğü çığlıkları atılıyor. İnsan sormadan edemiyor. Ulan ben annemin taziyesinde gözaltına alındığımda neredeydiniz?
Sebebi ne biliyor musunuz; benim gözaltına alınmamı isteyen o dönemin milletvekili Özşavlı, birkaç vekil ve belediye başkanıydı. Hal böyle iken yemedi beni savunmak. Vekili, siyasetçiyi eleştirmek yürek isterdi ama Mehmet Yetim olayında twit atmak kolaydı.
Samimi değilsiniz, yemedi...
MUAVİYE!
Adamın birisi iyi beslediği erkek devesini alıp Şam'da iyi fiyata satmak için yola çıkar. Şam'da pazara girer girmez adamın birisi gelir ve der ki:
-Bu dişi deve benim!
Bizim Küfeli:
-Kardeşim hasta mısın, görmüyor musun; bu deve erkek. Desede Şamlı devenin dişi ve kendisine ait olduğuna ısrar eder. İş kadıya kadar gider ama çözülemeyince Muaviye'nin huzuruna çıkarılırlar. Muaviye ikisini dinledikten sonra halkın meydana toplanmasını emreder.
Kısa sürede bizim şimdiki seçim mitinglerinde olduğu gibi 10 bin Şamlı meydana toplanır. Muaviye:
-Ey ahali, bu dişi deve bizim Şamlı'nın mı Küfeli'nin mı? Der. Küfeli adeta delirir ama 10 bin kişi bir ağızdan
-Dişi deve Şamlının! Diye haykırır. Devleyi alıp Şamlıya verirler. Muaviye Küfeli'yi yanına çağırır ve der ki;
-Bu devenin erkek ve senin olduğunu ikimiz de şu 10 bin kişi de biliyor aslında. Şimdi git Ali'ye (Hz.ali r. a) 'ya de ki:
-Benim daha erkek deveye erkektir diyemeyen 10 bin adamım var. Ayağını denk alsın.
Mesele budur sevgili dostlar; yalana doğru demeyi öğrettiler bize. Sapığa alkış çalmayı, hırsıza, namussuza, kan emiciye beyefendi dedirttiler. Ama unuttuk; bir gün o meydan da olmayan bir suçun mahkumu olarak en yakınlarımızın atacağı taşlarla yaralanacak, yok olacağız. H. Beltaşi Veli gibi sırtımıza gül atanlarımız da olmayacak.