ONURSUZ REZİL VE KORKAK!
*Aralarında doktor, siyasetçi, esnafın olduğu 15 ırz düşmanı 13 yaşındaki kimsesiz bir çocuğu sırasıyla ve hayvani bir şekilde, barbarca tecavüz ediyor!
*24 yaşında dünyalar güzeli bir hemşire doktor sevgilisinin koluna enjekte ettiği serum sonrası ölü bulunuyor!
*Üç adam sokak ortasında alacaklı oldukları bir adamı keserlerle parçalıyor!
*Okul harçlığını çıkarmak için çalışmak zorunda kalan 17 yaşında bir ana kuzusu 6 sabıka kaydı dosyasına rağmen dışarıda gezen bir manyağın bıçak darbeleri ile yaşamını yitiriyor!
*Eyyübiye ilçesi meclis başkanı egosunu tatmin etmek için genç bir babayı 4 yaşındaki evladının önünde sopalarla darp ediyor!
*Vahşi kadın cinayetleri, çocuk tecavüz ve tacizleri almış başını gidiyor.
Ve benim ülkemde bu katiller, zorbalar ellerini kollarını sallaya sallaya dışarıda dolaşırken, hapishaneler akademilere dönmüş; gazeteciler, halkın seçtiği siyasiler, sanatçılar, akademisyenler, doktorlar, bilim adamları dört duvar arasında karanlığa mahkum ediliyorlar...
31 Mart yerel seçimleri sonrası muhalefet partilerinin kazandıkları belediyelerin borçları yolsuzluğun, hırsızlığın, nepotizmin, vurgunun bizden çaldıklarının tablosu gibi ortada iken bunu yapanların teki bile gözaltına alınmıyor.
Mesela Şanlıurfa'da ortaya çıkan 11 milyar 220 milyonun sorumluları ellerini kollarını sallayarak dışarıda geziyor, 5 yıl boyunca fakir fukaranın rızkından çaldıkları ile başka şehirlerde lüks villalar, hastaneler, iş yerleri ile banka hesaplarını şişirirken, bazıları metreslerine lüks hayat sağlarken, TEDAŞ'ın anasını ağlattığı çiftçi intihar, iflas ve perişan hallerde ağlarken; Osman Kavala tek bir delil olmadan Gezi olaylarının organizatörü suçlaması ile yıllardır hapis yatıyor. TEDAŞ yetkilileri zulme devam ediyor.
*Katledilen Sinan Ateş MHP ve Ak Partili siyasilerin isteği ile on binlerce insanı keyfe keder FETÖ'CÜ, PYD'li terörist ilan edip işinden, aşından, ailesinden ederek ölümün kucağına atarken, halkın iradesi ile seçilenlere asırlık hapis cezaları veriliyor!
Mesela hiç kimse sadece 5-10 yıl sonra sayıları 25 milyonu bulacak sözde sığınmacı ama özde bu ülkenin asil vatandaşlarından olan Kürt ve Türk halklarından daha özel daha değerli hale getirilen Suriyeli'lerin sokaklarımızın, kültürümüzün, değerlerimizin içine ettiğini görmek istemiyor.
*Suriyeli'ler bayrak yakıyor, cinayet işliyor, fuhuşun ve uyuşturucunun baronluğunu üstleniyor ve adeta göz yumuluyor iken üniversite mezunu gençlerimiz hayat pahalılığından eğitimlerini bırakıyor, intihar ediyorlar.
*5 büyük şirket ve taşeronları ülkenin tüm ihalelerini alırken benim ülkemin Doğu, Güneydoğu'sunda Suriyeli, Karadeniz ve Marmara'da Suudi ve Katarlı zenginlerin şatafatlı hayatları kendi vatandaşımızı kendi ülkelerinde mülteci durumuna düşürüyor.
Bu devleti soyanlar, katiller, mafya babaları, din sömürücüsü bazı cemaatler her türlü sapkınlığın, yolsuzluğun, rezaletin orta yerinde bizleri birer lokma gibi yutuyor...
Bu devletin öğretmenleri işportaya düşmüş, polisi bunalımda ya intihar ediyor ya arkadaşını, eşini vuruyor, memuru kredi kartı borcunun tacizi altında.
Sokaklar güvensiz, sokaklar ölüm döşeğine dönmüş durumda.
Katilden, sapıktan, zalimden kaçan adaletsizliğe yakalanıyor, canı çıkıyor, ölüyor, ölüyoruz...
Utanmaz bir adam para kazanmak için TİKTOK'ta karısının seksi dansını alkışlıyor!
Bir anne 15 yaşındaki kızı için hayat kadını olacak, öldürsünler diyebiliyor.
Bir kız babasının kendisini taciz ettiğini, baba iftiraya uğradığını iddia ediyor.
Bir düşünün, ne ara bu hale geldik?
Ama yok, zavallı birer korkak gibiyiz hepimiz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demenin gafletindeyiz. Farkında değiliz o yılanın hepimizi yutacağının.
İŞTE BU YÜZDEN GÜLPINAR!
10 yılı aşkın bir sürede kendisine dair binlerce paylaşım, makale, bir kitap, sayısız tv programı, organizasyon yaptığım Mehmet Kasım Gülpınar artık Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı.
On yılı aşkın sürede sayısız kez aynı sorulara maruz kaldım.
-Neden Mehmet Kasım Gülpınar?
-Sen solcu o şıx, ne alaka?
-Müridi misin?
Veya
-Mehmet Kasım Gülpınar Ekrem Arpak'a para veriyor! İftiralarına maruz kaldım ama ondan tek bir gün vazgeçmedim. Peki neden?
Önce o sorulara cevap vereyim istiyorum.
1- Neden Mehmet Kasım Gülpınar?
Makalemin girişinde ülkemizin sokaklarının geldiği noktayı, soygunları, din üzerinden softamıza çöken hırsızları, mafya babası bozuntularının yarattığı korkuyu, adalet anlayışımızın çöküşünü, ahlaki değerlerin yok edilişini anlatmaya çalıştım ve on yılı aşkındır tüm bunlara inat aydınlık yarınlara dair umudum Sn. Gülpınar ve onun gibiler oldular.
Kaldı ki bana sorsanız Sn. Gülpınar için Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı duvarlarını, yaşam tarzını, içinde yaşayan insanların kırılan umutlarını onaracağı geçici bir Han sadece. Çünkü eğer engellemez isek Mehmet Kasım Gülpınar'ın önü sonunda varacağı yer Ankara'da ülke yönetimin etkin isimlerinden biri olacaktır. Olmalıdır da.
Mehmet Kasım Gülpınar gibi isimlerin nesli tükeniyor hanımefendiler, beyefendiler. Değerini bilmek gerekiyor.
1- SOLCUYUM EVET!
Solcuyum evet ve müridi değilim ama benim sosyal demokrat anlayışım hiç bir partinin ipoteği altında değil. Solculuk adaleti, hakkı, hukuku savunmak değil midir?
Ee o halde her yolum Mehmet Kasım Gülpınar'a çıkıyordu.
3- Kendisinden para aldığım veya kendinin bana yazdırdığı iddialarına cevap vermekten bile utanıyorum.
Kendisi dahil bu yönde iddiası olan herkesi ispata davet ediyorum. Alnım ak, başım dik şükürler olsun.
Mehmet Kasım Gülpınar önce bu şehir sonra ülke için çok büyük hizmetler verebilecek çok önemli bir değerdir.
Adildir, vicdanlıdır, cesurdur, vizyoneldir, entelektüeldir. Kıymetini bilelim. Boğmayalım lokal ve yerel siyaset anlayışımız ile.
11 milyarlık borcun altından da kalkacaktır, o borcu yaratanlara hukuki yollardan hesap da soracaktır. Yeter ki destek olun.
Destek olalım demiyorum çünkü beni boğdunuz, bunalttınız artık. Neredeyse yaşama sevincimi aldınız elimden.
Kime emek ve destek verdiysem derin bir vefasızlık ile vurdu sırtımdan. Nefes alamaz hale geldim bu yüzden. Bu yüzden döndüm İstanbul'a.
REDDEDİYORUM!
Sevgili Dostlar, ülkemizin sürüklendiği bu karanlık dehlizlerin dipsiz kuyularında onursuzca, şerefini yitirmiş bir korkak gibi yaşamayı reddediyorum...
Ben, her şeye rağmen bu düzenin değişeceğine inancımı koruyor ve ayakta durmaya devam ediyorum.
Sizi sevmeyi geçtim, sevilmeyi dahi bilmeyen, yüzlerini kamufle edecek kadar korkak, diyecek sözü olmayan kimseleri sevmeyin ama aşkla yaşayın. İnadına sevin insanları, börtü böceği, denizi, göğü, maviyi, yeşili.
Mehmet Kasım Gülpınar benim umudumdur evet ama ben insanım ve insanca yaşamak için reddediyorum bu korkaklığı.