MEVUZATA GÖRE ÖLMENİN TADI DA BAŞKA OLUYOR CANIM!
Sanırım bankalar başta olmak üzere; hastanelerde, mahkeme koridorlarında, fatura ödeme veznelerinde vs vs: Hepimizin yaşamının bir ya da birkaç karesinde bitmek bilmeyen, uzadıkça insanı çileden çıkaran bürokratik tıkanmalar yüzünden çileden çıktığı anıları vardır.
İşte bugün bu tıkanmalara atfen kaleme alınmış ‘’fıkra bu ya...’’ diye başlayan ama aslında hayatın ta gerçeğinin üzerine basan bir sözü kalemimin söz doğrayıcı dişlileri arasına alacağım.
Buyurun bakalım ne olmuş...
Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş:
- "İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış.
O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat: "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış.
Köylü: "Geçmiş olsun" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez: "Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış...
Köylü: "Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"
Bürokrat: "Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
Bürokrat: "Yahu... Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."
Köylü gülmüş: "Ben ölmezsin demiyorum ki...
Bizim devletle bir işimiz olsa siz de bu yolları önermiyor musunuz???...
Biz de oradan oraya gide gide ölüyoruz adeta...
Sen de ölsen, mevzuata uygun ölmüş olursun!
MEVZUATLAR YÜZÜNDEN MEVZUATSIZLIKTA BATAN URFA EĞİTİMİ!
Konumuz tıkanmış bürokratik işler ve mevzuat gereği denilerek hayatımızdan çalınan zamanlar, haklar, hukuklar, umutlar ya; mevzuatların mevzuatsız-laştırıldığı çarpıcı bir örnekle devam etmek istiyorum.
Malum, mevzuat gereği Şanlıurfa’nın bir il milli eğitim müdürü var Urfa’da lakin mevzuat gereği mi kendisine 10 gömlek bol gelen göreve atandı derseniz cevabım kocaman bir ‘’HAYIRRRR!’’ olur. Zira sayın müdür kendinden önceki mevkidaşından yeterince imtiyaz koparamayan birkaç siyasetçinin ve Eğitim Birsen’in ve onların kalemşoru birkaç çakma gazetecinin algı operasyonları ile gönderdiği il müdürünün yerine getirildi.
Yani, kimin umurunda mevzuat, hak, hukuk, liyakat falan fişkan?
Elbette mevzuat gereği denilerek mevzuata uymadığı halde gelen bir ismin ilk işi mevzuatlara aykırı olarak bir köy okulundan il müdür yardımcısı getirmek oldu. Kömür, öğretmenler evi ve daha birçok skandal ile imza attığı birçok şeyin mevzuatlarla uzaktan yakından dahi alakası olmadığını biliyoruz.
Şanlıurfa eğitimi bugün ülkenin en geri kalmış eğitimi ise bunda mevzuatlara uyulmaması ve nepotizm bataklığında yaşanan makamlara mevzuat dışı ilçe milli eğitim müdürleri, okul müdürleri, şube müdürleri atamalarının yapılmasıdır.
Yine Şanlıurfa milli eğitim camiasında baş gösteren başı örtülü/açık öğretmen ayırımının mevzuatlarla zerre alakası yoktur. Çünkü mevzuatlarda ‘’Başı açık öğretmene mobing uygulayın!’’ maddesi yazmaz...
Mevzuatlara uyulmuş olsa idi: Şanlıurfa eğitimi ülkenin en geri kalmış ili olmazdı ama il milli eğitim müdürümüze sorsanız ‘’Ben ne yapıyorsam kanuna ve mevzuatlara göre yapıyorum...’’ der. Velakin ben ve benim gibi düşünenlerle, akli selim olanların sayın müdürün mevzuat anlayışı ak ile kara gibi ayrı yana düşer.
Sayın müdürün düştüğü yan siyasilerin memnuniyeti, benim düştüğüm yan ise bin bir emekle evlatlarını okula gönderen velilerin emeklerine saygı göstermek ve çocuklarımıza sahip çıkmak.
OSB MEVZUATI!
Yine Şanlıurfa’da mevzuatlar gereği denilerek mevzuatsızlığın dibinde debelenen kurumlardan birisi hatta belki birincisi de OSB’dir.
81 il içerisinde tek başına duran garip, tuhaf ve sanayicinin elinin kolunun bağlanarak STK başkanına, vali yardımcısına mahkûm edildiği mevzuatsızlık anlayışı bugün Şanlıurfa OSB’yi susuzluktan, enerji sorunundan dolayı kapanma noktasına getirmiştir.
Koca Şanlıurfa OSB’nin, bir diğer değimle 25 bin insana iş, aş kapısı olan 300 küsur fabrikanın kullanabilir su limiti sadece 2 günlüktür. Vay vay vay...
Şanlıurfa OSB’nin görünürde bir bölge müdürü, yönetim kurulu vardır ama yetki ikisinde de değildir! Bilakis sanayinin s’sinden anlamayan ve yönetime konulmuş isimlerdedir. Hal böyle olunca mevzuat gereği deyi mevzuata aykırı yönetimde bulunanlar mevzuatsızlıklarla OSB’yi kapanma noktasına getirmiştir.
Umarım sayın valimiz 25 bin insanın daha işsizlik ordusuna katılmasına razı olmazda bu mevzuatsızlığı bir an önce ortadan kaldırıp, OSB yönetiminin sanayicilere devrini sağlarlar.
Hangi mevzuatta siyasilerin, bürokratların yakınlarına torpil yapılması gerektiği yazar bilmem ama Şanlıurfa'nın yaşam mevzuatı tüm akarların bazı siyasiler, bürokratlar ve yöneticilerin yakınlarına yönlendirilmesi vardır.
SIKINTI YOK MEVZUATA GÖRE ÖLMEK BAŞKA BİR ŞEY!
Çiftçilerimiz, esnafımız, gençlerimiz, eğitimimiz, köylülerimiz komple mevzuat kuyruklarında mevzuata aykırı bir yaşamın ortasında ama mevzuata uygun bir şekilde batmaktadır. Tek tesellimiz koca Şanlıurfa’da öldüğümüzde mevzuata uygun ölüyor olmamızadır.
Ya mevzuata aykırı ölseydik. Allah korusun yahu!