METİN KÜLÜNK'Ü TOPA TUTUN!

Ekrem Arpak
ABONE OL

Çok ama çok sevdiğim ve çok yerinde bulduğum bir söz var: ‘’Bir insana yapılacak en büyük zulüm onu taşıyamayacağı makama oturtmaktır!’’  

Sıklıkla kullandığım bu söz, aslında Ak Partinin son 5 yılında kendi ayağına sıktığı kurşunların da özetidir desem çok mu şaşırırsınız? Şaşırmayın efendim; zira Ak Partinin bugün yaşadığı oy kayıplarının, aldığı eleştirilerin temelinde; teşkilattan belediyelere, oradan meclise uzanan makamlara liyakatten, dürüstlükten, vizyondan, bilgi birikiminden, vicdandan, merhametten, ahlaktan yoksun makam sahiplerinin çoğalmasıdır. 

Benim yazım tarzımı bilenlerin ille somut örnek isteyeceğini bildiğim için, somut olduğu kadar çarpıcı bir örnekle konuyu netleştireyim. 

Aslına bakarsanız siyasi görüşünde hiçbir zaman Ak Partili olmamış, başka bir partinin genel başkanı Ak Partiye geçince peşinden gitmiş ve elbette eski genel başkanının da yardımı ile başkanlık makamı almış zatı muhteremin birisi; geçen gün kendisini eleştiren gazeteciler için: 

-Bizi haraca bağladılar! Deyivermiş... 

Haraç nedir, kimlerden alınır, kimler, neden haraç verir mevzuuna girmeden bu zatı muhteremin başkanlık makamına oturmak için verdiği olağanüstü mücadeleyi irdeleyelim.  

Ne dedim; kendisi aslında Ak Partili değil... Hal böyle olunca da başkanlık makamına oturamadığı yıllarda Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanı Z. Abidin Beyazgül ve Ak Parti İl Başkanı Bahattin Yıldız dolayısıyla Ak Partinin zarar göreceği herkes ve her şeye saldırmaktan zerrece kaçınmadı. 

Mızmız çocuklar gibi yıllarca: 

-Zeynel Abidin Beyazgül benim başkanlığımı çaldı? Derken, Beyazgül ve Beyazgül’ün kendisine ait olan makamı verdiğini iddia ettiği Bahattin Yıldız veya onlara yakın kim varsa hedef tahtasına koydu. Bu uğurda kurulan ekip muhteşem bir fake sayfa trolleri ile çalışırken, hedefe yürümek için Ak Partili Belediye başkanı veya il, ilçe, gençlik kolları başkanı ayırmaksızın özel hayatlarına dair çirkin, ahlaksız algılar yaratıldı. 

Mesela Ak Parti Gençlik Kolları Başkanı Salih Sarac’ın jakuzi videosu bu ekibin ürünüdür... 

Mesela Bahattin Yıldız’a yapılan ahlaksız video algısı yine bu ekibin ürünüdür... 

Şimdi gelelim makam için 30 yaşlarında bir şoförü çeşitli vaatlerle kandırıp fake sayfa açtıran, bu sayfa üzerinden Ak Partinin zarar görebileceği tüm argümanları kullanan veya algı yaratan bu değerli başkanın haraç istenmesi meselesine. 

Çok basit bir tanımlama yapacağım müsaadeleriniz ile... 

Benim kellem gitse, feriştahı gelse benden haraç alamaz. Neden, çünkü kimseden korkum yok. Dolayısı ile kendilerinin haraca bağlandığını iddia eden başkan tam bir korkaktır anlamını çıkarıyorum. 

Haraç, belli bir konumda kalmak için korunmaya ihtiyacı olanlardan alınır. Dolayısı ile bu başkan geçmişinde korunmak için haraç verdiğini kabul etmiş oluyor. 

Haraç, altı ıslakların, ağır, yüz kızartıcı veya benzer suçları, açıkları olanların mecburen verdiği bir tür kabahatini örtme biçimi olduğuna göre, o başkanın altı ıslaktır benim için. 

Bir başkan haraca bağlandığını söylüyorsa eğer, o makamda oturacak yüreğe, cesarete, bilgiye, güce sahip değildir. 

O değerli başkan kime ne kadar haraç verdi bilemem ama sormak isterim, kendi partisinin belediye başkanına, il başkanına saldırması için tuttuğu fake sayfa adminine neden borcunu ödememiş merak ediyorum. 

O genç o başkan ve ekibinin bin bir vaatleri ile girdiği yanlış yolun bedelini işinden olarak ödedi. Bence başkan haraç ödeyeceğine, kendisi ve ekibinin yüzünden çoluk çocuk geçim sıkıntısı çeken o gence yardımcı olsun. 

Ve bence başkan ahlak dersi vereceğine kendisine dair dosyalardan yakayı bir kurtarsın da görelim. 

KÜLÜNK’ÜN DURUŞU! 

Malumunuz Ak Parti MKYK Üyesi ve ağır toplarından Metin Külünk birkaç gün önce Şanlıurfa’daydı. Açıkçası ağır top olmanın tüm hünerlerini gösterdiği gibi, adeta fırtına gibi esti şehirde. Sadece birkaç gün kaldığı Şanlıurfa’da partisi adına bir şeylerin ters gittiğini gözlemlediğinde birileri gibi susmadı, yutmadı ve hiçbir şey olmamış gibi davranmadı. Bilakis şanına yaraşır bir haykırışla: 

-Sokaktaki vatandaş teşkilattan, belediyelerden, il başkanlığından şikayetçi... dedi. Pek tabi şehirde yaşanan sorunları halı altına süpürme ustaları bu açıklama karşısında bir affalladılar. Pek tabi Ak Parti Genel Merkezine ve Cumhurbaşkanına şehirdeki her şeyi güllük gülistanlık gibi gösterenlerin yürekleri hopladı. Külünk, üstü örtülen ve örtüldükçe Ak Partinin Şanlıurfa’da ciddi oy kaybına sebep olan sorunlar sandığına adeta balyoz gibi inerken, birileri darmadağın oldu. 

Metin Külünk’ün Şanlıurfa ziyaretinde birileri gibi bazı başarısızlıkları ve başarısızları alkışlayarak, birkaç fincan takımı, tespih, Göbeklitepe plaketi alıp gitmesini bekleyenler bırakın ters köşe olmayı; dünyanın kaç bucak olduğunu yeniden hesaplamaya başladılar. 

Özellikle haraca bağlandıklarını iddia eden başkanlardan birisi bu durumdan cidden rahatsız olmuştu zira sadece az bir zamanda haddini aşmış, sürüyle sorunlara yol açmış ve kendini harbiden Şanlıurfa’nın en büyük erki görmeye başlamıştı ama karşısındaki Metin Külünk’tü ve o Külünk bazen kişiye muhatap dahi olmadan verirdi dersini... 

Benim 5 yılı aşkındır dile getirdiğim, dile getirdikçe yargıya yapılan baskılarla, tehditlerle, hak gaspları ile linç edildiğim gerçekleri bir çırpıda dile getiren sayın Külünk’e öncelikle kalbi teşekkürü borç bilirim. 

Memleketim adına kocaman teşekkürlerimi sadece yazarak değil, bizzat kendisine iletmekten de şeref duyacağım elbette. Çünkü bizim sokak jargonu ile: 

-Böyle yürekleri özlemişiz be! 

Uzun bir aradan sonra bağlamamı elime alıp, akşam serinliğine türküler bile savurdum sevincimden. Börtü böcekle, balkonumdaki çiçeklerimle sohbet edip, memleket adına yeni umutlara tutundum sayesinde. 

Böyle bir çırpıda bu şehre, dolayısı ile Ak Partiye zarar veren parazitleri görmek tecrübe ister bilgi birikim ister ama görüp söylemek aynı zamanda partisini sevmek ve de yürek ister. Sayın Külünk’ün yüreği var olsun diyorum. 

Sayın Külünk’e memleketimi birkaç cümle ile tarif etmem gerekirse eğer; şehir umutsuz, çaresiz, ayrısından fazlası valiliğin, hayırsever iş insanlarının ve bazı bazı belediyelerin yardım kolilerine muhtaç, işsiz, moralsiz... Dünyanın en zengin toprakları üzerinde kurulan şehrimin gençlerinin geleceğe dair zerre umutları olmadığı gibi, 2.3 milyonun yaşama sevinci de yok... 

 Çünkü bazı Ak Partililerimiz vizyonsuz, liyakat yoksunu, hazımsız, önyargılı, halktan kopuk, ilgisiz, bilgisiz... 

Çünkü bazı Ak Partililerin temel derdi halkın ve şehrin sorunları değil evlatlarının, kardeşlerinin, amcalarının, yeğenlerinin, kuzenlerinin velhasıl dıdısının, bıdısının nasıl ihale alacakları, hangi makamlara atanacakları vs vs... 

Çünkü şehirde artarak devam eden kan davalarını bitirmek yerine sigara ve silah kaçakçılığına bulaşan yakınlarını kurtarmak veya kendilerini eleştirenlere baskı yapmak için şehrin yargısını ziyaret edenler var bu şehirde... 

Çünkü bu şehirde halkın sorunları yerine makam için kendi partidaşının özel hayatını alçakça algılarla deşifre edenler bile var sayın Külünk... 

Bazı Ak Partililer sadece tatlı yemenin derdinde... Halk ise kuru ekmeğe muhtaç... 

Ana yemeği geçtim, yarı aç güne uyanacak ne malzeme var ne bir çaba ve heves. Kişilik karakter mi? O ne ki? 

Onu da çıkar menfaat kaptı, ezdi, posasını çıkarıp çöpe attı... 

LÜTFEN BİR DAHA GEL SAYIN KÜLÜNK! 

Buradan Sayın Külünk’e bir çağrıda bulunmak istiyorum: 

-Lütfen en kısa zamanda bir kez daha gelin Sayın Külünk... Gelin de bu şehir ve sayesinde makam sahir oldukları Ak Parti için bir şeyler yapmak yerine, bana bile ulaşıp sizi ağır eleştirmemi isteyenlerin bu şehri nereye sürüklediğini gözlerinizle görün. 

Evet,  

-Metin Külünk ne dedi, neden dedi? Diye sorgulamak ve kendilerine çeki düzen vermek yerine ulaşabildikleri, satın alabildikleri, ortak oldukları bazı gazetecilere ‘Metin Külünk’ü topa tutun!’’ diyenler bu şehri yıllardır topun ağzında yana yana eriyen gülleye çevirdiler sayın Külünk. 

Buyurun gelin de ya şu topu ateşleyin kül olalım ya o gülleyi toprağa gömün de yeniden çiçek açsın buralar... 

Evet, Metin Külünk'ü topa tutmalarımızı beklediler zira o Külünk sayesinde makyajları silindi ve Şanlıurfa halkı birilerini en çıplak halleri ile gördü. Mesele budur.