KADERİMİZE BAŞ KALDIRAN ADAM BAĞIBAN!

Ekrem Arpak
ABONE OL

KADERİMİZE BAŞ KALDIRAN ADAM BAĞIBAN! 

Bazen düşünüyor ve içinden çıkamıyorum kendime sorduğum sorunun... 

Coğrafya kader mıdır gerçekten yoksa biz mi havası, suyu, güneşi, tarihi, bereketli toprakları ile bu toprakların kaderine karayı çaldık diye... 

Kan davaları, yoksulluk, intiharlar, yolsuzluk, enerji ve eğitim, sağlık sorunları... 

Kin ve nefretle suladığımı bu coğrafyanın inadına meyve vermesini beklerken, kendi yarattığımız ve can acıtan hadiselere kader deyip geçmek ne kadar doğru? 

Dünyanın ilk üniversitesi'ni bağrında taşıyan ve ilk emri OKU olan bir dine mensup olmanın gereğini yaptık mı? Mesela okuma yazma anlamında 81 il içinde 79. olmanın utancını kader bağlamanın neresi doğru? 

Bazen bir köpek, bazen bir dönüm arazi, bazen bir ev, bazen birbirine aşık iki körpe gencin sevdasını savaşa çevirip, adına kan davası dediğimiz ölüm vadisini kader mi sundu önümüze yoksa biz mi ellerimizle kazıdık bu nedenle canlarını aldığımız yakınlarımızın? 

Kader'le ne alakası var Şanlıurfalının Şanlıurfalıyı hafif tartan bozuk terazisinin değil mi? 

Mor, sarı, kırmızı, mavi, yeşil çiçekler açan toprak ana mı dayattı bize bu bitmeyen sevgisizliği? 

Yahu, medeniyetin beşiğinde boy vermedik mi biz? O halde nedir bu cehaletin sebebi? 

Silahlar neden ölüm kusar hala memleketimde? Aha, Viranşehir'de iki yavrunun canını aldı kahpe mermiler. Çocuklara acımasızca sıkılan kurşunların barutları kader miydi? 

Kan, gözyaşı, haksızlık, hukuksuzluk, üretimsizlik, tembellik, kavgalar, sömürü, cehalet, eğitimsizlik, vizyonsuzluk, liyakat sizlik: Memleketimin son dönem tarifi bu maalesef ama işte tüm bunlara sırtını dönmüş ve vizyonunu geleceğe, çağdaş bir medeniyete dönmüş Urfalılar da var, şükürler olsun. 

İşte Gürbağ Grup Holding Yönetim Kurulu Başkanı Halil Bağıban onlardan birisi... 

Yok yok, ilerlemek, büyümek, vatana, millete, memlekete dair büyük işlere imza atmak için memlekete sırtını dönmeye gerek yok. 

O da dönmemiş zaten. Bugün Abidiye Meydanında kavşakta yaşanan ve on yıllara dayalı trafik sorununu tarihe karıştırmaya sayılı günler kaldıysa onun vizyonu ile bina ediliyor. 

Halil Bağıban'da acılı çiğköfte, lahmacun, ciğer ve diğer kebapları en az senin, benim kadar seviyor ama onun meselesi sadece kendi sofrası olmamış ve O bırakın Şanlıurfa'yı, ülkesini gastronomi üzerinden değil, dünyada birçok ülkede imza attığı uydu kentler, barajlar, köprüler ve daha nice büyük projelerle tanıtmış ülkesini, nemleketini... 

O da sıra gecelerini seviyor elbette ama eğlenirken acı çekenleri unutmamış ve dert etmiş memleketinin yoksul insanını. 

Elbette Halil Bağıban da balık vermiş yoksula, düşkün, çaresize, hastaya. 

Birçok öksüz, yetim, çaresiz öğrenciye burs vermiş, birçok ailenin mutfağına aş kıymuşta reklam etmemiş ama O balık vermekle yetinmemiş; vizyonu ve iş yerleri ile on binlerce insana balık tutmayı öğretmiş. 

Ankara'da gerçekleşen ve emekli Korgeneral ŞANVAK Yön. Kurulu Başkanı değerli büyüğüm Kemal Alataş Paşamız vesilesi ile tanışmış ve Bir Masal Şehri Şanlıurfa programına konuk etmiştim. 

Evet, Halil Bağıban'da Şanlıurfalı, dün birbirine kurşun sıkanlar da... 

Bu şehri ileriye götürmek için tek adım atmayan, kısa yoldan köşeyi dönenlere inat şehrini ülkenin, ülkesini dünyanın en batısına taşımak için çalışmış, çalışmış, çalışmış... 

Mehmet Kasım Gülpınar, Mehmet Güneş gibi değerlerim var benim. Çok değer verdiğim ve varlıkları ile memleket adına umutlandığım güzel insanlar. 

Halil Bağıban işte onlardan birisi. 

Nezaket dolu, vizyonu ve tecrübesinden feyz aldığım sohbetimizde kendini kutladığımda:

-Ekremciğim, ne yaptık ki? Diye soruyordu. Ne yaptık ki diyen adam dünyanın en büyük ilk 250 müteahitlerinden birisiydi. 

Öyle ya, medeniyetin beşiğinde boy uzatanlara başak gibi doldukça eğilmek ve nezaket yakışırdı. 

DÜNYAYI ŞAŞKINA ÇEVİREN HYDRO-GIDS! 

Ne yaptık ki diyen o dev adam dün ulusal basında ülkemiz savunma sanayine büyük güç verecek projesi ile gündem oluyordu. 

Tamamen Türk mühendislerinin tasarladıkları bu sistem havada, karada, denizde düşman unsurlarınıb tespiti için kullanılacak ve dünyada bir ilk anlamına geliyor. 

F16'LARIN YERİNİ ALACAK! 

Kısa sürede eski tip savunma silahlarının yerini alması beklenen proje de hidrojen enerjisi kullanılıyor. Kesinlikle kimyasal ve katı yakıt ve benzeri maddelerin kullanılmadığı sistem sudan elde edilen hidrojen ile fırlatma mekanizmasına bağlı. 

Yani dostlar, bizler Şanlıurfa'da kısır döngülerle birbirimizin canını acıtıp cehaletin, yoksulluğun çukurunda debelenirken, Halil Bağıban adındaki bu adam: Tüm dünyaya Şanlıurfa'nın neden medeniyetin beşiği olduğunu hatırlatıyor. 

Halil Bağıban bu beşikte sevgi, çağdaş sanayi, istihdam, vizyon üretiyor yani. 

Selam olsun bataklıkta açan tüm güzel çiçeklere. Selam olsun  Halil Bağıbanlara...