FAKIBABA & TANAL VE AÇANAL'DAN SİYAH İNCİLER!
Arkadaş, bu ne büyükşehir merakı, sevdasıymış ki, seçimlere daha uzunca zaman varken önüne gelen kamuoyunu yalan, yanlış bilgilerle yanıltmaya çalışıyor...
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığına alenen göz diktiği iddia edilen ilk isim, Şanlıurfalı olduğu halde tüm hayatını İstanbul’da idame eden, Şanlıurfa’nın toplumsal sorunlarının çözümlerinden bihaber ama Şanlıurfa aşığı pozları ile hem Ak Partiden nemalanan hem de kendisine yalan, yanlış bilgiler veren bazı yerel gazetecilerin sözleriyle önüne gelen Ak Partiliye saldıran CHP İstanbul Milletvekili Avukat Mahmut Tanal...
Az biraz siyasetten anlayan, hayatı, gündemi takip edenler sayın Tanal’ın Şanlıurfa BŞ Belediye Başkanı Z.Abidin Beyazgül ve bazı ilçe belediye başkanları ile milletvekillerine yaptığı saldırıların tekinin sağlam dayanakları olmadığını görecektir.
Dünyanın en büyük metropollerinden birisi olan İstanbul’un tüm sorunlarını çözmüş gibi tüm muhalefetini kendi memleketinin siyasetçilerini itibarsızlaştırmak üzerine kuran Tanal son olarak bilgi birikimini, konumunu ve haddini aşan üstelik yaşamı boyunca kıyısından geçemediği İslami değerler üzerinden Ak Partiye saldırdı.
Dedim ya, hayata dair az biraz fikri, görüşü ve farkındalığı olan herkes Tanal’ın asıl amacının Şanlıurfa BŞ Belediye başkanlığına oynadığını anlar. Ancak bu amaçla yürüdüğü ve bazı yerel gazetecilerden beslenerek Zeynel Abidin Beyazgül’e, Halil Özcan’a, Mehmet Yalçınkaya’ya ve daha birçok Urfalı siyasetçiye saldıran Tanal umduğunu bulamadı.
Her savı elinde patlayan, Şanlıurfa kamuoyunda ses getiremeyen Tanal belli ki bazı onursuzların dürtmesi ile AB Uyum Komisyon Başkanı, Şanlıurfa Milletvekili ve Ak Parti MKYK Üyesi M.Kasım Gülpınar’ı da hedefine koyarak gündem olacağını sandı.
Bir deyim vardır: Baltayı taşa vurmak...
Alın benden Tanal’a bir deyim: Bu hareketinle baltayı taşa değil, bildiğin dağa vurdun, sayın Gülpınar’ın tertemiz geçmişine kefil olacak milyonların duruşuna vurdun... Kaldı ki dini değerler üzerinden tribüne oynamaya kalkarken bile kendini rezil ettin.
Aralarında Ak Partili milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlarının da olduğu birçok ismi dini sömürmekle suçlayan Tanal, yerel seçimde kullandığı bir söz nedeniyle M.Kasım Gülpınar’ı da aynı katagoriye koyarak gündem olacağını düşünmüş.
Bir kere bırakın aydın, entelektüel, din adamı olmayı, okuma yazması ola herkes sıraladığı isim ve konularla sayın Gülpınar’ı eleştirdiği mevzunun birbirleriyle alakaları dahi yok. Ayrıca Diyanetin ve hukukun Ak Partilileri dini kullanmaktan men etmesini isteyen Tanal kendi genel başkanının ‘’Ak Partiye oy vermek haramdır’’ açıklamasını es geçiyor.
BŞ Belediye başkanlığına oynarken muhafazakâr ağırlıklı Urfa’da dini sömürü yapacak ya Tanal, dine sahip çıkıyor ama Kılıçdaroğlu’nun söylemindeki dini kullanma nüansını görmezden geliyor.
Dini anlamda Allah’a şirk koşmak veya küfür anlamına gelen beyan Sayın M. Kasım Gülpınar’ın ehli emanet söylemi değil, Kılıçdaroğlunın oy vermek haramdır açıklamasıdır.
Şahsi olarak İstanbul’dan da kısmen tanıdığım, Kadıköy, Beyoğlu’nun nerelerinde takıldığını, twitlerini hangi kafayla attığını iyi bildiğim Tanal bu eleştirileri ile Urfa’da zaten olmayan itibarını resmen yerle bir etmiştir.
Bu tür hatalara devam ederse İstanbul’a dair yazacaklarım kendisini ziyadesiyle üzer ve kamuoyu Tanal’ın bu ülkede İslami değerleri savunacak en son insanlardan birisi olduğunu net bir şekilde anlar.
Sn. Tanal; belli ki çok gerilmiş, BŞ Belediye başkanlığı hayali altında kasım kasım kasılmışsın. Sana tavsiyem eskiden yaptığın gibi ünlü tiyatrocumuzun Kadıköy barlar sokağındaki barına git, soğuk bir şeyler iç ama dikkat et artık eskisi kadar genç değilsin, havalar da sıcak, çarpmasın.
Büyükşehir size çok büyük gelir sayın Tanal. Barlar sokağı, balık, deniz, müzik Kadıköy iyidir iyi...
GELELİM FAKIBABA’YA!
Ya vallahi de billahi de sayın Fakıbaba beni günahı kadar sevmese de severim kendisini. Yaşı itibari ile olmayan dedem yerine koyabileceğim, tonton, beyaz saçlı, sevimli, eğlenceli bir değerimiz. Bu nedenle de zaman zaman imza attığı açıklamalarla kendisini yıpratmasına kalben üzülüyorum.
Lakin Fakıbaba’ya son zamanlarda bir haller oldu. Her nedense demeyeceğim zira tek nedeninin tıpkı Mahmut Tanal örneğinde olduğu gibi Şanlıurfa BŞ Belediye başkanlığı hayali için ha bire ‘’tek dürüst benim, tek cesur benim, Şanlıurfa’yı düşünen tek siyasetçi benim’’ eylem ve söylemleri ile kendi yol arkadaşlarına, bitmek üzere olan siyasi kariyerine, bakanlık geçmişine ve partisine zarar veriyor.
Sayın Fakıbaba’nın son açıklaması ‘’Bürokratlar ve siyasilerin hesap verebiliyor olması gerekir!’’
Şimdi birisi çıkıp dese ki;
-Fakıbaba, sen de belediye başkanlığı yaptın. Çık önce dağ eteğinin, ucube otogarın ve daha birçok şehrin trafiğini, ekonomisini, tarihi ve kültürel dokusunu yerle bir eden projelerin hesabını ver! Ne yapacaksın?
Yapma Fakıbaba, yapma!
İnan kendine zarar veriyorsun. Kaldı ki seçime daha var. O tarih gelir, çıkar aday adayı olursun hepimiz olacakları görürüz. Acele etme Fakıbaba! Acele işe şeytan karışır ki her açıklamanı kurcalıyor şeytan görmüyor musun?
GÜLENDER AÇANAL’IN HAVASİ KİME!
Bu memleket ne çektiyse hiçbir şey üretmeyen ama büyük hizmetkar, düşünür, siyasetçi, ağabey, milletvekili, bürokrat, belediye başkanlarından çekti. Bunun son örneğide TBMM’ye gittiğinde coğrafyamızın ve şehrimizin kadınlarını temsil layıki ile temsil edeceği umuduyla paylaştığımız sayın Zemzem Gülender Açanal’dır.
Sayın Açanal tek bir oy karşılığının olmadığı ve hizmet götüremediği Hilvan’ı ziyarete gitmiş. Olabilir, milletvekilidir ki kendisine vekilim denmesinden bu denli haz alan başka siyasetçi görmedim...
Ancak, o nasıl bir fotoğraf, o nasıl bir bakış, o nasıl bir siyasi etikten yoksunluktur ki Hilvan halkının iradesiyle belediye başkanı seçilen Aslan Ali Bayık’ın koltuğuna oturmuş, hesap sorar pozu vermişsiniz.
Belli ki sayın Bayık nezaketle size Hilvan’da yapılanları anlatıyor ama ayakta ve sanki özel şirketinizin memuru...
Bu fotoğraf Hilvan halkının iradesine, belediye başkanının makamına ayıp bir kere. Bu fotoğraf siyasi etiği bırakın bizim örf adetlerimize karşı ayıp...
De gel kendi egolarını tatmin etmek için siyasi, ahlaki, kültürel değerleri dahi hiçe sayanlardan bu şehre hizmet bekle...