BUNUN ADI TERBİYESİZLİKTİR!
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül'ü eleştirmek için şehrin en önemli alimlerinden birisi olan Mustafa Kılıç Hocanın cenazesi üzerinden yapılan saldırının adı ne gazetecilik, ne insanlık ne de insanlıkla izah edilebilir.
Yıllardır Şanlıurfa yerel basınının içine düştüğü şantajcı, belaltı, ahlaksız anlayışını dile getiriyor ve kendimce mücadele ediyorum zira gazetecilik, habercilik,yazarlık para hırsları, kişisel husumetle, birilerinin kalemşörü olmakla icra edilecek meslekler değil...
Bu şehirde benden ağır eleştirel makele kaleme alan cesarette adam tanımıyorum evet. Bu şehirde değil bu ülkede benden daha yüreklice haksızlıkların karşısında duran gazetei de tanımıyorum ama para için, kalemşörlük adına, abonelik kapmak telaşı ile bir kuruma, partiye, ideolojiye, siyasetçiye, isme, şirkete saldırmak ahkalksızlıktır, terbyesizliktir ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanının bugün şehrin en önemli simalarından birisinin cenazsesi üzerinden yapılan yakışıksız eleştirilerin adı tamda budur.
Muhtemelen rakı parası bitmiş ve muhalif bir isimden çilingir sofrası kurmak için harçlık almış bir şahsın imza attığı bu rezil eleştiriyi herşeyden önce bir insan olarak kınıyorum. Merhum Hocamız Mustafa Kılıç'ın değerli hatırasına saygıssızlık adlediyorum.
Şaşırmadım...
Zira bir dönem Ahmet Eşref Fakıbaba bakanımız ile kendisi için tartışmaya girip mahkemelik olduğum, savunduğum böyle bir gazeteci birkaç gün sonra TBMM'de benim bir milletvekilinin adını kullanarak para kazandığımı iddia edecek kadar alçaktı.
Şehrini seven gazeteciler olarak bizlerin birinci vazifesi
1- Essum Aslan olayında olduğu gibi parayla siyasilere şantaj yapan,
2- G.H olayında olduğu gibi, kızı yaşındaki yoksul masumu ''seni bakanla tanıltıracağım ve iş bulacağım!'' vaadi ile taciz eden,
3- Ve bugün olduğu gibi çilingir sofrası kurmak için cenazeye saygısını yitirip Şanlıurfa Büyükşehir Belediye başkanına aşağılık, belaltı eleştiriler yapan isimleri artık aramızdan ayıklamalıyız...
Efendiler!
* Bu şehirde siyasiler yüzünden annesinin taziyesinde gözaltına alınan benim.
* Bu şehirde büyükşehir belediyesi başkanına şahsım hakkında iftiralarla bilgi verilerek 13 ilçe belediye başkanının aboneliklerime bloke koyulmasına maruz kalan benim.
* Sayısız kere mahkemeye çıkan, evini, ofisini polislerin bastığı gazeteci benim.
* Edebi eserleri ve sanatı, müziği hiçe sayılan, alınteri gasp edilen de benim.
* Bu şehirde birilerinin nemalanmak ve iç muhalafet için kullandığı iğrenç görseller iddiasının iftirasına maruz kalan da benim.
* Bu şehir de El Profesör olmakla itham edilip iftiraya maruz kalan da benim.
Dolayısı ile mesele kişisel duygularla birini eleştirmek kaygısı ise Zeynel Abdin Beyazgül başkanı en ağır eleştirme hakkına sahip olan da benim ama şahsi husumuet ve duygularla memleketim Büyükşehir Belediye Başkanına hem de bir cezane de ve resme bakıldığında hiçbir sorun yok iken saldıracak kadar alçak olmadım hiçbir zaman.
Gazeteci de değilim biliyor musunuz?!
Köşe yazarlığı yaptığımdan beridir halkıma mektuplar yazan ama onuruyla haksızlıkların karşısında duran bir adam olmaya çalıştım sadece. Madem ki ben bir insanım ilkesinden yola çıkarak insan olmaya çalıştım.
Ve kendine insanım diyen herbir Urfalı bugün benim gibi merhum hocamız Mustafa Kılıç'ın hatırasına, cenaze törenine yapılan büyük saygısızlığı, Büyükşehir Belediye başkanına yapılan bu ayıbı kınamalı, bu tür belaltı, aşağılık haberciliğe artık son demelidir.
Eleştiri için kullanılan fotoğraf karesine iyice baktım. İnanın Zeynel Abidin Beyazgül'ü böyle açakça eleştirecek tek bir hareket göremedim.
Gazetecilik aynı zamanda dostunun yanlışını, düşmanının doğrusunu yazabilme erdemini gösterebilmektir...
Ama gazetecilik işte böyle masum bir fotoğraf üerinden alçalmak, çilingir sofrası kurmak, üç beş kuruş harçlık almak için Büyükşehir Belediye Başkanına saldırmak değildir.
Bu vesile ile merhum hocamız Mustafa Kılıç'a bir kez daha Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine baş sağlığı ile dabırlar diliyor; Zeynel Başkana yapılanı şiddetle kınıyor ve bu rezil basın anlayışını lanetliyorum.
Çıkın artık hayatımızdan!
Gazetecilik bu kadar da ayaklar altına alınacak meslek değildir. Bileklerinizdeki kelepçeleri kanunun boşluklarından, büüyüklerin affından çıkarabilirsiniz ama yüreğinizdeki kirlenmiş kelepçeler sizleri önü sonunda bitirecektir.
FOTOĞRAFLARIN DİLİ VARDIR!
Bakınız fotoğraflar gerçekleri bize ne güzel anlatıyor...
1- FOTOĞRAF: Gazeteciyseniz okurunuzu kandırmaya hakkınız yoktur. Buyurun, merhum alimimizin cenazesinde son görevlerini yerine getirmek için gelen inanlar henüz saf almaya çalışıyorlar. Böyle olduğu için de Zeynel Başkan öne çıkmış görünüyor. Ama şehrin ddiğer önde gelenleri ile aynı hizada.
2. FOTOĞRAF: Cemaat cenaze namazını kılmaya hazır ve herkes olduğu gibi Zeynel başkan da gayet normal düzende yerini almış. Yani şov yaptığı tek bir kare, eylem yok.
3. FOTOĞRAF: İşte alçak gazetecilik hilesi bu fotoğraf karesinde devreye giriyor. Fotoğraf yakınlaştırılarak Zeynel Başkan herkesin önüne kasten geçmiş gibi yansılıtılıyor.
İşte Urfa basınının içler acısı habercilik anlayışının konuşan fotoğrafları...