BU REZALETİN SORUMLUSU KİM ŞANLIURFA!
“Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni...’’
Dünya şairi merhum Ahmed Arif’in on yıllar evvelinden son birkaç günümüzü özetleyen şiirinden bir parafla başlamak istedim makaleme. Ahmed Arif’in ince zekasının ve öngörüsünün dizeleri bugün orman yangınlarında, katliamlarda, sel baskınlarında vücut buluyor maalesef...
Buyurun o muhteşem şiirin günümüzde gerçeğe dönüşmesinin emarelerine:
1-) Ormanlarımız ve o ormanlarda yaşamlarını sürdürmekte olan milyonlar belki de milyarlarca canlı hatta evler, mahalleler yanıyor ülkemde... Oysa Melik Gökçek’in mega projesi Anka-Park’a harcadığı iddia edilen 750 milyon doların onda biriyle onlarca yangın uçağı alınabilir ve yangınlar felakete varmadan müdahale edilebilirdi.
Bugün ki ulusal medyanın tüm manşetlerinde orman yangınları sonucunda sadece Manavgat’ta 37 mahallenin ya tamamen ya kısmen yandığının görselleri vardı.
Başlarına gelen her felakette yanlarında olduğumuz tek bir Müslüman ülkeden tek bir yangın uçağı desteği gelmez iken ‘gavur’ deyi aşağıladığımız ve cehennemlikler diye zikrettiğimiz Rusya gönderdi uçakları. Çünkü bizim sadece 3 yangın uçağımız vardı ve üçü de kiralık ama uçamaz haldeydiler.
Tarım ve Orman bakanımız THK’da onarımları için sadece 4 milyon dolar gereken yangın uçakları için ‘’antika’’ derken; THK Kayyum başkanı ‘’hayır, 4 milyon dolara hepsi uçar!’’ açıklamasıyla Tarım ve Orman bakanının ihmalini gözler önüne seriyordu.
Dünyanın neresinde olsa bu yangınların onda birinin açacağı felaketin ilk faturası bakana kesilir ki bakan kendi istifa ederdi ama bizde neredeyse basiretsiz Tarım ve Orman bakanı ödüllendirilecek. Neden mi; çünkü yanan güzelim ağaçların yerlerine beton yapılar, 5 yıldızlı oteller yükselecek. İnanmayan varsa daha dün resmi gazetede yayımlanan kanuna baksınlar...
2-) IRKÇI KATLİAMIN ANATOMİSİ!
Bir ülke düşünün, 11 ayrı noktada başlayan orman yangınları daha söndürülemeden ve failleri yakalanmadan yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden etnik bir kimlik suçlu ilan edilsin, bir siyasi parti hedef gösterilsin.
Emniyet Genel Müdürlüğü sosyal medya da dolaşan ve sözde ormanları yakan PKK Terör Örgütü militanları/HDP üyeleri denilen videonun aslında bir sinema filminden alıntı olduğunu resmen açıklarken; ırkçı, kafatasçı zihniyet HDP amblemindeki ağaçları caps-leyip ‘’yanması gereken tek ağaç’’ sloganları ile adeta katliam çağrısı yaptılar
Ki zaten aylardır süren ayrıştırıcı siyasi dil yüzünden önce Konya’da 60 kişilik bir gurup bir mevsimlik Kürt işçisini katletti. Afyon, Yozgat ve Ankara’da mevsimlik Kürt işçilere linç girişimlerinde bulunuldu. Nihayetinde faşizm ve ırkçılık Konya'da gerçek yüzünü ortaya koyup 7 Kürt vatandaşımızı hunharca katlettiler.
11 yıllık husumet dediler, kedi dediler ama ne yaparsa yapsınlar bu katliamın ırkçı bir saldırıdan ibaret olduğu gerçeğini örtemediler çünkü bizden olmayan ayrıştırıcı, ötekileştiren ve top yekûn vatan haini ilan eden anlayış artık kan kokuyor, ölüm kusuyor.
3-) VAN’DA SEL FELAKETİ!
Ulusal basının çokta umurunda olmayan bir başka felakette Van’ın Başkale ilçesinde yaşandı. Sel felaketi ile yüreğimiz bir kez daha yandı.
4-) Daha bugün henüz 15 yaşındaki bir genç kız tartıştığı babasını bıçaklayarak öldürdü. Tecavüzler, korkunç cinayetler, ırkçılık, yangınlar, intihara sürükleyen işsizlik, haksızlıklar... Ne yazık ki ülkece Ahmed Arif’in şiirindeki acıları çekmek zorunda kalan zavallı mahkumlar olduk.
Haydi biz gelelim bu süreçte Urfa’da neler oluyor sorusunun cevaplarına:
BU OSB REZALETİ KİME YAZAR!
Her ne kadar ormanı olmadığı halde ormana girme yasağı komedisiyle karşı karşıya olsak da: Türkiye’nin en büyük orman yangınları Şanlıurfa’da yaşanmakta...
Öyle ki memleketim Şanlıurfa’da bir türlü söndürülemeyen ve kimsenin de söndürmeye niyetinin olmadığı sürüyle yangında umutlarımız, ekmeğimiz, gençliğimiz, çocukluğumuz, yuvalarımız küle dönüyor.
Buyurun Şanlıurfa’daki yangın noktaları:
1-) Tarım İşçilerinin Göçü Mevsimlik İşçiler) Yangını!
On binlerce tarım işçisi her yıl üç kuruş ekmek parası kazanmak için Karadeniz, Ege, Çukurova ve Akdeniz ile İç Anadolu’ya göç etmekte. Her yıl bu göçün gidiş ve dönüşlerinde yaşanan trafik kazalarında sayısız insanımız ölmekte.
Çoğu derme çatma barakalarda, çadırlarda ve orta çağdan kalma şartlarda çalışan bu insanlarımızın hiçbir sosyal hakları olmadığı gibi, çoğu zaman ırkçı saldırılara maruz kalmakta ve bazen bu saldırılar cinayetlerle son bulmakta.
Boğulmakta,
Zehirlenmekte,
Dayak yemekte,
Aç kalmakta,
Açıkta kalmakta vs vs vs.
Velhasıl ölümün, haksızlığın ve acının her tonunu her yıl yaşamaktalar. Dünyanın en zengin topraklarından ekmek parası için göç ediliyor olmasının utancını bitirmek için yapılması gereken ise yapılmıyor.
2-) Dedaş’ın Çiftçilere Zulüm Yangını!
Fahiş faturalar, hukuk ve insanlık dışı cezalar, desteklemelere konulan blokeler, hasat mevsimi sökülen trafolar ve akıl, vicdan, hukuk yoksunu faturalar ile bölgede tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getiren DEDAŞ’ın yangını koca bir bölgeyi yoksulluk yangınında küle çevirirken çözüme yönelik tek bir adım atılmıyor.
3-) Eğitim’de Kalitesizlik, liyakat ve rant yangını!
Geldiği günden beridir Şanlıurfa eğitimine zırnık katkıda bulunmayan il milli eğitim müdürü İsmail Yapıcıer’in varlığı bile Şanlıurfa eğitimindeki yangının ne denli büyük olduğunun resmidir.
4-) Liyakatsiz Atamalar Yangını!
5-) Kanaat Önderleri Yangını!
6-) Her Alanda Denetimsizlik Yangını!
7-) Yatırımcıların Gelmemesi ve Kaçması!
8-) Ortada olmayan Siyasiler⬇️Yangını!
9-) Kayıt Dışı Mülteci Sorunu ve Kültürel Adaptasyon!
10-) Basit Sorunların Cinayetlerle Çözüldüğünün Sanılması (Cehalet) Yangını!
11-) Seçilmiş İle Atanmışı Ayırt Edememe Yangını!
12-) Şanlıurfaspor’un İstikrarsızlığıYangını!
13-) Trafik Adabının olmaması Yangını!
14-) Tefecilik Yangını!
15-) OSB Yönetimindeki eğirilikYangını!
16-) Su sorunuYangını!
17-) Yol sorunu Yangını!
18-) Tapu Tapulaştırmanın gecikmesi Yangını!
19-) Kan Davaları Yangını!
OSB’DE SU REZALETİ!
Bugün elime geçen ve aşağıda görseli bulunan bir yazışma evrakını okurken inanın dehşete düştüm... Naçizane ben, M.Korkut Polat üçlüsü aylardır OSB’nin su ve enerji sorununun çözümü için yetkili mercilere seslendik ve çözümü için gündem yaratmaya çalıştık. Yetmedi Ankara’da birçok yere başvurduk.
OSB’nin su ve enerji sorununun çözümü ki bu 80 milyonluk bir yatırımla mümkün; Şanlıurfa’da yaşanan ve giderek çoğalan işsizlik illettine büyük oranda nokta koymak anlamına gelir dedik. Dışarıdan şehre gelip yatırım yapmayı düşünen yatırımcıların en az 15 kişiye iş istihdamı sağlayacağını özellikle vurguladık ama nafile...
25.000 YENİ İŞSİZE HAZIR MISIN ŞANLIURFA?
Evet, yanlış duymadınız. Şanlıurfalı sanayicilere bugün gönderilen bilgilendirme yazısında OSB’nin kullanılabilir su miktarının ancak 2 güne yeteceği belirtildi. Bu ne demek biliyor musunuz; an itibari ile OSB’de çalışıp ekmeğini kazanan 25.000 kişinin işsizlik ordusuna katılması demek.
OSB’Yİ SANAYİCLER YÖNETMEDİKÇE ŞEHİRDE SANAYİİ GELİŞMEYECEK ANLAMADINIZ MI?
Bilmeyenler için ifade edeyim. Şanlıurfa valimiz Sayın Abdullah Erin’in takdirleriyle Ticaret Odası Başkanımız OSB yönetiminde ve bu modelin Türkiye’de örneği yok... Aslına bakarsanız OSB dediğiniz sanayicilerin para yatırarak oluşturdukları üretim ve iş gücüdür ve dolayisiyle OSB’yi yönetecek olan sanayicilerin ta kendisidir.
Oysa bizim OSB’de başta vali yardımcısı olmak üzere alınacak kararlarda sanayicilerden daha etkin olan Ticaret Odası Başkanı gibi alakasız isimler yer almaktadır. Haydi sayın valimiz şehrin mülki amiri olması hasebi ile OSB üzerinde karar verebilme yetkisine sahiptir, olmalıdır da ama diğerleri ne alaka Allah aşkına?
Şanlıurfa sokak jargonu ile ‘de hadi ha, çözün şu su rezaletini görax!’’ çözemezsiniz zira çözüm için gerekli bilgi birikimine, ön görü ve alan hakimiyetine sahip olmayanların yönetimi çözemez.
Ticaret Odası Başkanının yönetimde yer aldığı tek OSB Şanlıurfa’dadır biliyor muydunuz? O halde sevgili Halil Peltek Başkana seslenmek isterim: Bak, OSB’nin kullanabileceği su miktarı sadece 2 günlük kaldı. De hadi çöz başkan...
Öyle yönetimde olmak sanayici olmak değildir ha... Emek ister, bilgi ister, vizyon ister...Neyse meselemiz Halil Peltek başkan değil, meselemiz su ve enerji sorunu nedeniyle yaklaştığımız OSB Felaketi yangınının bizlere nelere mal olacağını anlatabilmektir.
Bugün Şanlıurfa OSB'nin karşı karşıya kaldığı su sorunu başta olmak üzere; tüm sorunların tek sebebi önceki yönetimlerden gelen basiretsizlik ve de an itibari ile var olan yönetim modelinin Türkiye'de eşi benzeri olmayan yapılanmasıdır.
Şehrin milletvekilleri başta olmak üzere, sayın valimiz, sayın BŞ Belediye başkanımız ve ilçe belediye başkanlarımızın derhal bu büyük sorunun çözümü noktasında güç birliği yapması artık kaçınılmaz olmuştur. Aksi halde su nedeniyle duracak üretim sonrası işsiz kalacak olan 25 bin insanın vebali hepinizin boynunadır.
Haydi...
Her şeyden önce OSB yönetimini sadece sanayicilere bırakarak başlayalım çözüme, ha ne dersiniz ve en azından bir yangını soğutarak söndürme çalışmasını beraber yapalım.